#ABD #Afrika #Amerika #Avrupa #Bülten #Düşünce #Güvenlik #İngiltere #Jeopolitik #Mısır #Ortadoğu #Siyaset #Sudan #Suriye #Tema #Toplum #Yahudi Varlığı

Haberlere Kısa Bir Bakış | 7 Kasım 2025

Haberlere Kısa Bir Bakış 7 Kasım 2025 (2)
  • Amerika, çatışmaya barışçıl çözüm adı altında Sudan’ı bölmeye çalışıyor

Beyaz Saray basın sözcüsü Caroline Leavitt, 4/11/2025 tarihinde Washington’un Sudan’daki çatışmayı sona erdirmek için diğer ülkelerle iş birliği yaptığını; Amerika’nın Sudan’daki vahim çatışmaya barışçıl bir çözüm bulunması çabalarına aktif şekilde katıldığını söyledi. “Arap ortaklarımızla düzenli temas halindeyiz. Bu çatışmanın barışçıl bir sona ermesini istiyoruz… ancak saha gerçeği çok karmaşık.” dedi.

Burada Amerika, Sudan’ın iç işlerine müdahale ettiğini, çatışmayı yönettiğini ve “Arap ortaklar” diye adlandırdığı, aslında kendisine ve Batı’ya bağlı ajanları kullandığını ilan ediyor; ve “barışçıl son” derken kastedilenin Hızlı Destek Kuvvetleri’nden (RSF) isyancıları kabul etmek ve onların bu vahim eylemlerini onaylamak suretiyle önce El Fasher’in işgalinin ve Darfur’un düşüşünün kabulü, ardından Darfur’un Sudan’dan koparılmasının hazırlanması olduğu anlaşılıyor.

Sudan Savunma Bakanı Hassan Kabrun da 4/11/2025 tarihinde “Barışın sağlanması için çabaları ve önerileri nedeniyle Trump yönetimine teşekkür ediyoruz.” dedi. Bu, aptallık mı yoksa sömürgeci kâfirlere bağlılık mı?! Zira o, Sudan’ı kendi ajanları Burhan ile Hamdan Daglo arasındaki çatışmayı kışkırtarak mahveden sömürgeci bir devleti överek ona teşekkür ediyor; Afganistan’ı, Irak’ı, Gazze’yi de harap eden bu güçlerin barışı aradığı yanılsamasına kapılıyor oysa bu güçler yalnızca kendi sömürgeci projelerini gerçekleştirmeye çalışır.

Mısır Dışişleri Bakanı Badr Abdülati, 3/11/2025’te ABD’nin Afrika özel temsilcisi Mus‘ad Bolus ile Kahire’de görüştü ve Abdülati “insani bir ateşkes sağlanması ve tüm Sudan’da ateşkes ilan edilmesi için çabaların birleştirilmesinin, ülkede kapsamlı bir siyasi sürecin başlamasının yolunu açacağı” üzerinde durdu. Bu ise, Trump’ın “Arap ortaklar” diye nitelediği ve Amerika’ya tâbi Mısır’ın, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin El Fasher’i işgalini ve Darfur’un onun eline düşmesini fiilen kabul ederek Amerika’nın planını desteklediği; sonrasında ise bunu “siyasi süreç” adı altında Darfur’u Sudan’dan koparmaya dönüştüreceği anlamına geliyor.

Hizb-ut Tahrir’in emirî, kıymetli âlim Ata Abu Raşta’nın 3/11/2025’te “Hızlı Destek Kuvvetleri’nin El Fasher’i ele geçirmesinden sonra Sudan” başlığıyla yayımladığı soruda olayları detaylandırdıktan sonra söylediği gibi: “Olanların gölgesinde Amerikan başkanı Trump barış yapıcı olduğunu ve savaşları bitirdiğini böbürlenerek ilân ettikçe, Amerika neredeyse apaçık ve kuşku götürmez biçimde planını uyguluyor; Sudan’ı bölme ve Darfur’u ondan koparma yönünde hızla ilerliyor, tıpkı daha önce güneyini kopardığı gibi biz bunun için defalarca uyarıda bulunmuştuk.” Akıllı, güçlü ordu mensuplarına seslenerek harekete geçmelerini, Amerika’nın planını bozmalarını, Sudan’ın gücünü samimi ellere teslim etmelerini ve uzun süredir haykırıp uyaran, İslam’ın kurulmasını çağıran Hizb-ut Tahrir’e destek vermelerini istiyor; böylece Sudan’dan Nebevî metod üzerinde ikinci raşidi Halafet (İslam Devleti) doğsun.

  • Ahmed Şara, Amerika’yı ziyaret ederek ona tam bağlılığını ilan ediyor

Beyaz Saray basın sözcüsü Caroline Leavitt, 4/11/2025 tarihinde yaptığı açıklamada, “ABD Başkanı Trump, gelecek pazartesi (10/11/2025) günü Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Beyaz Saray’da görüşmeyi planlıyor.” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani ise 3/11/2025 tarihinde şöyle dedi: “Suriye, Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın bu ay içinde Washington’a yapacağı ziyaret sırasında Amerika ile güçlü bir ortaklık kurmayı hedeflemektedir. Şam’ın görüşebileceği birçok konu vardır; bunların başında yaptırımların kaldırılması ve iki ülke arasında yeni bir sayfa açılması gelmektedir.”

Şöyle devam etti: “Biz 1974 Anlaşması’na bağlı olduğumuzu söyledik, ayrıca İsrail ile aramızda barış ve sükûneti güvence altına alacak bir anlaşma inşa etmeye de bağlıyız. Suriye’nin yeni bir savaşa girmesini istemiyoruz; Suriye bugün hiçbir tarafı İsrail dâhil tehdit eden bir durumda değildir. Bugün, 1974 Anlaşması’nı sarsmayacak ve İsrail’in güneyde dayatabileceği yeni bir fiilî durumu da tanımayacak bir güvenlik anlaşmasına ulaşma yönünde müzakereler ya da süreçler yürütüldüğüne inanıyorum.”

Bütün bunlar, Ahmed Şara liderliğindeki yeni Suriye rejiminin ihaneti ne kadar arsızca ve hızlıca işlediğini; hiç kimseyi hesaba katmadan Amerika’nın güçlü bir ajanı olma hevesine kapıldığını; aynı zamanda Yahudi varlığıyla uzlaşma uğruna adeta yarıştığını, onların Golan’ı işgalini ve Şam’a kadar uzanan Suriye’nin güneyindeki güvenlik hâkimiyetlerini kabul ettiğini göstermektedir.

Böylece, Yahudi varlığıyla normalleşen ve onlara, Amerika’ya dostluk gösteren diğer hainler gibi, o da ihanet ve alçaklık bataklığına düşmüştür. Kâfirlere dostluk göstererek izzet kazanacağını zannetmektedir; oysa Allah, ona dünyada da âhirette de zillet verecektir.

  • Trump, Nijerya’yı “Hristiyanlığı koruma” bahanesiyle tehdit ediyor

Trump 31/10/2025 tarihinde Hristiyanlığın Nijerya’da varoluşsal bir tehdit altında olduğunu söyledi. Nijerya hükümeti Hristiyanların öldürülmesine izin vermeye devam ederse Amerika’nın Nijerya’ya yaptığı tüm yardımları keseceğini ve bu ülkenin (Amerika) silahlarla donanmış olarak bu korkunç vahşetleri işleyen İslamcı teröristleri ortadan kaldırmaya gidebileceğini belirtti. Olası bir askeri harekât için Savunma Bakanlığı’na talimat verdiğini söyledi. “Saldırı yaparsak saldırı hızlı, şiddetli ve kararlı olacaktır; tıpkı terörist suçluların sevgili Hristiyanlarımızı hedef aldığı gibi… Nijerya hükümeti için en iyisi hızla harekete geçmektir.” dedi. Trump, 1/11/2025’te Truth Social platformunda Pentagon’dan Nijerya’ya yönelik muhtemel bir saldırı planı hazırlamasını talep ettiğini açıkladı.

Trump, 2/11/2025 akşamı suçlamalarını ve tehditlerini tekrarladı; AFP muhabirinin Nijerya’ya kara kuvveti gönderme veya hava saldırıları düzenleme niyeti olup olmadığı sorusuna Trump “Bu mümkün, yani belki başka şeyler de var. Birçok seçeneği değerlendiriyorum. Nijerya’da rekor sayıda Hristiyan öldürülüyor. Çok sayıda Hristiyan öldürülüyor, buna izin vermeyeceğiz.” şeklinde yanıt verdi. “Bence birçok seçenek var.” diye ekledi.

Nijerya Cumhurbaşkanı Bola Ahmed Tinubu ise Trump’ın suçlamalarını reddederek “Din özgürlüğü ve hoşgörü, ortak kimliğimizin temel bir ilkesi olmuştur ve her zaman böyle kalacak.” dedi. (Asharq Al-Awsat, 2/11/2025)

Nijerya Dışişleri Bakanı Yusuf Tuggar ise Berlin’de düzenlediği basın toplantısında “Nijerya hükümetinin herhangi bir şekilde, herhangi bir düzeyde dinsel zulmü desteklemesi imkansızdır.” dedi. (AFP, 4/11/2025)

Trump’ın bu tehdidi, Nijerya’yı “özel endişe uyandıran ülkeler” listesine koymasının bir gün sonrasında geldi; zira İngilizlerin müşavirleri şu anda Nijerya’yı yönetmektedir. Trump ve yönetiminin dünyadaki tüm zayıf ülkelere, özellikle Batıya bağlı ve parçalanmış İslam ülkelerine karşı küstahlaştığı; Britanya veya Fransa’ya bağlı olanları, Amerika’ya boyun eğmemiş olanları ya da ülkesinin tüm taleplerini yerine getirmeyen (hatta onların ajanları olsalar bile) devletleri tehdit ettiği, müdahale için sahte gerekçeler uydurduğu veya Amerika’nın kuduz köpeği olarak işlev gören İsrail’i onların üzerine salıp onları ülkesinin taleplerine boyun eğdirmeye çalıştığı ifade ediliyor.