#ABD #Afrika #Amerika #Avrupa #Bülten #Düşünce #Filistin #Fransa #Güvenlik #Jeopolitik #Ortadoğu #Siyaset #Sudan #Tema #Toplum #Yahudi Varlığı

Haberlere Kısa Bir Bakış | 31 Ekim 2025

Haberlere Kısa Bir Bakış 31 Ekim 2025

Yahudi varlığı, Gazze’deki ateşkes anlaşmasını ihlal ediyor ve Amerika ona mazeret uyduruyor

Gazze Sivil Savunma Teşkilatı, Çarşamba 29/10/2025 günü, dün Salı gününden bu yana Yahudi varlığı tarafından gerçekleştirilen onlarca saldırı sonucu aralarında 24 çocuk olmak üzere yaklaşık 100 kişinin şehit olduğunu ve yaklaşık 200 kişinin yaralandığını açıkladı. Bunun ateşkes anlaşmasının açık bir ihlali olduğu belirtildi.

Yahudi varlığı, saldırılarına gerekçeler uyduruyor; Gazze’de geciktirilen iğrenç Yahudi cesetlerinin teslimi ya da bir askerinin öldürülmesini hava saldırılarının sebebi olduğunu iddia ederek Hamas üzerinde baskı kurmak, bütün cesetler teslim edilene kadar Hamas’ı teslim olmaya ve kendisi ile diğer grupların silahlarından vazgeçmeye zorlamak istiyor.

Oysa bütün cesetler teslim olsa bile Yahudi varlığı, Hamas’ı ortadan kaldırmak ve Gazze’nin silahsızlandırılmaHaberlere Kısa Bir Bakış 31 Ekim 2025sı gerekçesiyle saldırılarını sürdürecek. Müslümanların orduları, onların habis yapısını kökünden söküp atacak şekilde Filistin’e ilerleyecek caydırıcı bir güç bulmadığı sürece saldırılar durmayacaktır.

Zira anlaşmalar ve sözleşmeler, hem eski hem de modern tarihleri boyunca kanıtlandığı üzere, Yahudiler için bir değer taşımamaktadır. Eğer Gazze’yi bitirirlerse, saldırganlıklarını Batı Şeria, Suriye, Lübnan ve diğerlerine doğru sürdüreceklerdir.

İslam ülkelerinin yöneticilerinin güvendiği Amerika ve başkanı Trump, Yahudi yapısına karşı, onların anlaşmaları ihlal etmediğine dair bahane üretmek dışında ciddi bir şey yapmayacaklar. Çünkü bu yapı, Amerika’nın bölge halkına zulmetmek ve nüfuzunu korumak için kullandığı bir üssü ve koludur.

Bu yüzden Trump şöyle dedi: “Onlar bir İsrailli askeri öldürdüler, bu yüzden İsrailliler karşılık verdi. Böyle bir şey olduğunda karşılık vermeleri gerekiyordu. Vermelilerdi. İsrail’in intikam hakkı vardır. Eğer Hamas taahhütlere uymazsa yok edilecek.” Ve vekili DeVance, Yahudi varlığının Gazze’ye yoğun saldırılarının ardından şu görüşü dile getirdi: “Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşması, son tırmanışa rağmen ayakta duruyor.” Ancak “bu, burada ve orada küçük çatışmalar olmayacağı anlamına gelmez.” Bu beyan, Yahudi varlığına Amerikan planındaki hedefleri gerçekleştirmek için saldırılarını yeniden başlatması yönünde yeşil ışık olarak görülüyor.

İslam ülkelerinin yöneticileri kâfirleri müminlerin önüne tercih ettiler ve zilleti izzetin önüne koydular; imanî sorumlulukları yok oldu ve artık onlar, Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyen fasik ve zalimler haline geldiler. Onların tek çaresi, bu rejimleri kökünden devirmek ve İslam’a aykırı yönetimlerini ortadan kaldırmaktır.

Burhan ve Hemedi’nin, Amerika’nın Planlarını Uygulayarak Sudan’ı Bölme Komplosu

Sudan’daki Hızlı Destek Kuvvetleri, 27/10/2025 tarihinde altıncı piyade tugayının karargâhına—bölgedeki Sudan ordusunun son karargâhına—hakim olduktan sonra Darfur bölgesinin başkenti El-Faşir’in kontrolünü ele aldıklarını ilan etti.

Hızlı Destek Kuvvetleri, ordunun benzer çekilmelerinden sonra Batı, Orta ve Güney Darfur üzerinde kontrolünü sağlamıştı. Ardında yalnızca Kuzey Darfur ve içinde El-Faşir kalmıştı. El-Faşir’i 10/05/2024’ten beri kuşatmışlardı. Ordunun oradan çekilmesiyle halkını yüzüstü bırakana kadar.

Sudan’daki olayların sırayla gelişmesi, ordu komutanı El-Burhan’ın Darfur’dan çekilip bölgeyi Hızlı Destek Kuvvetleri’ne teslim etme komplosu hakkında şüpheler uyandırıyor; bu durum Darfur’un Sudan’dan ayrılarak ayrı bir varlık ilan etmesine zemin hazırlıyor. Güney Sudan’da olduğu gibi.

Zira Ordu Komutanı ve Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan ile Hızlı Destek Güçleri Komutanı Hemedi, Amerika’nın ajanlarıdır; İngiliz ajanlarına vurmak için anlaştılar, ardından bölünme üzerinde mutabakata vardılar. Böylece biri iktidarda diğeri muhalefette olacak, siyasi güçler ve aralarındaki İngiliz ajanları da taraflardan birine katılacaktı. Ardından Hızlı Destek Kuvvetleri, Doğu Sudan’dan ve başkent Hartum’dan çıkarıldı; batıya çekilerek Darfur bölgesine odaklandı, bölgeyi ele geçirdi; Hemedi orada bir egemenlik konseyi ve hükümet kurdu, bölgenin ayrılmasına hazırlık yapıyor.

Devriye başkanı olarak gördükleri, devrilen Ömer el-Beşir ise ABD’nin hedefinin Sudan’ı beş devlete bölmek olduğunu; bunlardan birinin Darfur’da kurulmasının amaçlandığını söylemişti. Güney Sudan’ı teslim ettikten ve bağımsızlığını tanıdıktan sonra onun ayrılığını onaylayıp kutladığı ve 2011’de bağımsızlık ilanı kutlamalarına katıldığı bilinmektedir. Allah onu ve onun gibi Burhan, Hemedi ve diğerlerini, ülkelerine komplo kurarak ve Amerika’nın planlarını uygulayarak, kısıtlı ve bağımlı bir iktidarda kalmak için çalışanları kahretsin. Nihayetinde akıbetleri düşüş ve yok oluştur.

Amerika’nın ajanı Hasan Uattara, Fildişi Sahili’nde kazandı

27/10/2025 akşamı, Fildişi Sahili’nde yapılan seçimlerin ardından Hasan Uattara’nın dördüncü kez cumhurbaşkanı seçildiği ilan edildi. Seçimler iki gün önce yapılmıştı. Uattara, ilk kez 2010’daki seçimlerde Fransa’nın ajanı olan eski başkan Laurent Gbagbo’ya karşı iktidara gelmişti. Gbagbo, iktidarı bırakmak istememiş ve Fransa yanlısı ordu onu desteklemişti. Ancak Amerikan baskısı, Gbagbo’yu görevi bırakmaya ve seçim sonuçlarını kabul etmeye zorladı.

Uattara, daha sonra 2015 ve 2020 seçimlerini de kazandı. Amerika’nın desteğini, IMF’de çalışarak ülkesine ağır ekonomik politikalar dayattığı dönemde kazanmıştı. 1990 yılında ülkesinde başbakan olmuştu. Ancak ülkede güçlü bir nüfuza sahip olan Fransa, Uattara’nın cumhurbaşkanlığına gelmesini uzun süre engellemişti.

Görülüyor ki Fransa’nın Fildişi Sahili’ndeki nüfuzu büyük ölçüde zayıflamıştır; artık kendi ajanlarını yeniden iktidara getirememektedir. Fildişi Sahili, tıpkı diğer Afrika ülkeleri gibi eski sömürgeci güçler olan Fransa ve Britanya ile yeni sömürgeci güç Amerika arasındaki uluslararası nüfuz mücadelesinin alanıdır. Bu ülkelerin çoğunun halkı Müslümandır. Ancak onların felaketleri, fikrî ve siyasî bilinçlerinin zayıflığında ve sömürgeci güçlerin ajanlarının halkın omuzlarında yükselmesindedir. Bu ajanlar, sömürgeciliğin ülke üzerinde nüfuz kurmasını, zenginlikleri yağmalamasını ve halkını fakirlik veya yokluk içinde bırakmasını sağlamaktadır.