#ABD #Amerika #Avrupa #Bülten #Düşünce #Filistin #Genel #Güvenlik #İngiltere #Jeopolitik #Ortadoğu #Siyaset #Suriye #Tema #Toplum #Türkiye #Yahudi Varlığı

Haberlere Kısa Bir Bakış

Haberlere Kısa Bir Bakış Haftalık Bülten (1)
  • Netanyahu, Gazze’yi işgal ve daha fazla katliam tehdidinde bulunurken; Trump yeşil ışık yakıyor;

Gazze Sağlık Bakanlığı, 6 Ağustos 2025 tarihinde yaptığı açıklamada, 7 Ekim 2023’te başlayan soykırım savaşı süresince şehit sayısının 61.158’e, yaralı sayısının ise 151.442’ye yükseldiğini duyurdu.

Yahudi varlığının uyguladığı aç bırakma politikası sonucu şehit olanların sayısı ise 193’e ulaşmış durumda; bunların 96’sı çocuk. Şehit sayısı her gün artmaya devam ediyor. Çünkü Yahudi varlığı ya doğrudan ateş açıyor ya da boğucu kuşatma, açlık, yiyecek, su ve ilaç girişinin engellenmesi nedeniyle Gazzelilerin ölümüne sebep oluyor.

Aynı zamanda Yahudi varlığı, Gazze Şeridi’ni tamamen işgal etme, yok etme ve savunmasız Müslüman halkını daha fazla öldürme tehdidinde bulunuyor. 5 Ağustos 2025’te yaptığı açıklamada, Başbakan Netanyahu’nun bu konuda istişarelerde bulunduğu ve yakında bir karar açıklayacağı belirtildi. Oysa son 22 aydır Gazze’yi tamamen yıkma ve halkını yok etme planını yürütmekte; şimdiye kadar konutların, okulların ve hastanelerin %80’inden fazlasını tahrip etti. İnsanlara çadırlarda, sokaklarda ve yardım dağıtım merkezlerinin yakınında saldırmaya devam ediyor. O ve ordusu, Gazze halkının kanına doymadı.

Bu açıklamaların ardından ABD Başkanı Trump, Gazze’nin işgalini desteklediğini belirterek şu ifadeyi kullandı: “Gazze’nin işgali konusunda söyleyebileceğim bir şey yok; bu, İsrail’e bağlı.” Bu sözleriyle aslında işgali onayladığını ve desteklediğini ortaya koydu. Trump daha önce Gazze’yi Yahudi varlığına katmak istediğini ve burayı ele geçirerek bir tatil beldesine dönüştürme niyetinde olduğunu ifade etmişti. Ardından Batı Şeria’nın sırada olduğunu dile getirmişti. Nitekim Yahudi yerleşimciler, ordu korumasında köylere saldırmakta, toprakları gasp etmekte ve Mescid-i Aksa’yı ele geçirmeye çalışmaktadırlar. Mescid’e baskın düzenleyip içinde kendi ibadetlerini, büyü ritüellerini yapmakta, dans edip şarkılar söylemektedirler.

Diğer yandan, Arap ve İslam dünyasındaki mevcut rejimlerin liderleri ve yöneticileri, Gazze’nin özeldeki ve Filistin’in geneldeki durumu karşısında hiçbir sorumluluk hissetmemektedir. Gazze ve halkının kaderini Amerika’ya ve Yahudi varlığına bırakmışlar; onların istediklerini yapmalarına göz yummaktadırlar. Duyarlılıkları körelmiş; ne bir merhamet ne de bir erkeklik veya izzet hissi kalmıştır ki, Gazze halkına yardım etsinler veya orduları harekete geçirerek Filistin’i kurtarsınlar.

  • Suriye Devlet başkanı, Sömürgeci Devletlerin Girişimlerine Açık Olduğunu Duyurdu

Suriye Arap Haber Ajansı (SANA), 5 Ağustos 2025 tarihinde yaptığı haberde, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın, Dışişleri Bakanı Es’ad Şeybani ve İstihbarat Başkanı Hüseyin Selame’nin katılımıyla İngiltere Ulusal Güvenlik Danışmanı’nı kabul ettiğini ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi ile bölgenin güvenlik ve istikrarının desteklenmesi konularını görüştüğünü bildirdi.

Ajansın aktardığına göre, Ahmed Şara görüşmede şu ifadeleri kullandı:
“Suriye, bölgenin güvenliği ve istikrarını destekleyen, samimi olan her türlü girişime açıktır; yeter ki bu girişimler Suriye’nin egemenliğine ve bağımsız ulusal kararına saygı duysun.”

Bu ifadeleriyle, aslında sömürgeci devletlerin, sözde bölge güvenliği ve istikrarı adına sundukları girişimlere açık olduğunu belirtmiş oluyor. Yani bu, sömürgeci devletlerin kurduğu rejimlerin korunması ve Yahudi varlığının Filistin’i işgal etmeye devam etmesi anlamına geliyor. Nitekim hem kendisi hem de Dışişleri Bakanı Şeybani, defalarca Yahudi varlığıyla barış istediklerini ifade etmişlerdir. Bu amaçla yakın zamanda Azerbaycan ve Fransa’da Yahudi varlığı yetkilileriyle bir araya gelmişlerdir. Golan Tepeleri’ni özgürleştirmek, Yahudi ordusunu Suriye’nin güneyinden çıkarmak ve Dürzî ajanlarını temizlemek için savaş istemediklerini açıkça ilan etmişlerdir.

Nitekim 5 Ağustos 2025’te yapılan açıklamada, Suriye’nin, Yahudi varlığına ve onun güneydeki Dürzî ajanlarına güvenlik ve istikrar sağlamak adına, Süveyda vilayetindeki Müslüman bedevi aşiretleri tahliye ettiği belirtilmiştir. Bu tahliyenin sayısı 150 bini bulmuştur. Böylece Ahmed Şara liderliğindeki Suriye rejimi, bölgenin Müslümanlardan arındırılması ve Yahudi varlığı için güvenli hale getirilmesi yönündeki Amerikan ve Yahudi emirlerine boyun eğdiğini açıkça göstermiştir. Bu projeye, Yahudi varlığına sadakatini ilan eden Hikmet el-Hicrî’nin milisleri gibi Dürzî ajanlar da aktif olarak katılmaktadır.

İngiliz güvenlik yetkilisinin bu ziyareti, İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy’nin 4 Temmuz 2025’te Suriye’ye gerçekleştirdiği ziyaretin ve Ahmed Şara ile yaptığı görüşmenin hemen ardından gelmiştir. İngiltere, eski bir sömürgeci devlet olarak, Suriye üzerindeki nüfuzunu yeniden kazanma çabalarından asla vazgeçmemiştir. İslam’a, Müslümanlara ve onların ülkelerine karşı sürekli olarak çalışan bir devlettir. Suriye’nin bağımsızlaşmasını engellemek için yoğun çaba harcamaktadır. Nitekim, Şam topraklarını parçalayan, bu topraklara Yahudi varlığını yerleştirip bölge halkına musallat eden İngiltere olmuştur. Aynı zamanda Hilafet’i, İstanbul’daki ajanları vasıtasıyla yıkan; Fransa ile birlikte tüm İslam beldelerini parçalayan, sınırları çizen, buralarda Batı’ya bağımlı rejimleri düşünce, siyaset, eğitim ve ekonomi alanlarında tesis eden güç yine İngiltere’dir.

  • Türkiye Parlamentosu, PKK’nın Silah Bırakma Sürecini Denetlemek İçin Özel Komisyon Kurdu

Türk Parlamentosu, 5 Ağustos 2025 tarihinde, 48 üyeden oluşan ve “Ulusal Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu” adını verdiği özel bir komimisyon kurarak, PKK’nın silahsızlandırılması sürecini denetlemek üzere görevlendirdi.

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Komisyonun anayasa değişikliğiyle bir ilgisi yoktur. Türkiye Cumhuriyeti’nin niteliklerini, bayrağını ve dilini belirleyen ilk üç maddeye dokunulmayacaktır,” dedi. Yani TBMM Başkanı ve partisi, Erdoğan liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi, cumhuriyetin laiklik, demokrasi, milliyetçilik, Kemalizm ve genel özgürlükler gibi İslam’a aykırı niteliklerini korumakta ısrar etmektedir.

9 Temmuz 2025 tarihinde yayınlanan bir video konuşmasında PKK lideri Abdullah Öcalan, partisinin silah bırakma sürecini hızlandıracağını belirterek şöyle dedi:
“Parti, artık bağımsız bir Kürt devleti hedefinden vazgeçmiştir. Dolayısıyla savaş stratejisinden de geri adım atılmıştır. Mevcut tarihsel aşamada daha fazla ilerleme sağlanması yönünde umutlar vardır.”

Bu nedenle silah bırakma sürecinin hızlandırılmasını talep ederek şöyle konuştu:
“Silah bırakma konusunda uygun yöntemler belirlenecek ve hızlı pratik adımlar atılacaktır.”
Bunu gerçekleştirmek amacıyla da şunları söyledi:
“Şu anda Türk Parlamentosu içinde gönüllü ve yasal çerçevede silahsızlandırmayı amaçlayan bir komisyon kurulmaktadır. Bu son derece önemli bir adımdır.”

Öcalan ve partisi, kişisel ve etnik çıkarlarını elde etmek amacıyla yürüttükleri silahlı mücadeleden vazgeçtiklerini açıklamakta, bu hedeflerini siyasi yollarla gerçekleştirmeye yönelmektedirler. Ancak 40 yılı aşkın süredir devam eden bu silahlı çatışmalar sonucunda her iki taraftan da 40 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir.

Unutulmamalıdır ki, PKK’nın düşünsel temeli; milliyetçilik, laiklik ve demokrasi gibi, Türk rejimini oluşturanlarınkiyle aynı cahiliye kokan bozuk fikirlerden oluşmaktadır. Bu fikirlerin tamamı İslam’a aykırıdır ve etnik meseleyi çözmek bir yana daha da derinleştirip gelecekte tekrar alevlendirilmesine sebep olmaktadır. Oysa bu meseleyi çözecek tek şey İslam’dır. Çünkü İslam, tüm halkları tek bir potada eritir; ırk, kavim veya renk ayrımı yapmaz.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir