#Düşünce #Filistin #Genel #Güvenlik #Jeopolitik #Ortadoğu #Siyaset #Suriye #Tema #Türkiye #Yahudi Varlığı

Haberlere Kısa Bir Bakış

Haberlere Kısa Bir Bakış 20 Temmuz

Haberlere Kısa Bir Bakış

  • Yahudi Varlığı: Şam’a Yönelik Uyarılar Sona Erdi, Şimdi Acı Darbeler Gelecek

Yahudi varlığının Savaş Bakanı Yisrael Katz, 16.07.2025 tarihinde Suriye’ye yönelik tehditlerde bulunarak şöyle dedi:
“Şam’a yönelik uyarılar sona erdi, şimdi acı darbeler gelecek… Ordu, Dürzîlere saldıran güçleri tamamen geri çekilene kadar Süveyda’da güçlü şekilde harekâtını sürdürecek. Suriye hükümeti Dürzîleri kendi hallerine bırakmalıdır.”

Yahudi ordusunun sözcüsü ise şu açıklamayı yaptı:
“Ordu, Suriye rejimine ait askeri hedefleri vurmaya devam ediyor. Kısa süre önce Şam bölgesindeki Suriye Genelkurmay Başkanlığı binasına saldırı düzenlendi.”
Sözcü ayrıca şunları söyledi:
“Suriye rejiminin komutanları, Şam’daki Genelkurmay binasından savaşı yönetiyor ve oradan Süveyda bölgesine rejim güçlerini gönderiyorlar.”

Yahudi varlığının ordu radyosu, dün geceden bu yana Suriye’de çoğu Süveyda’da ve bir kısmı da Şam’da olmak üzere yaklaşık 160 hedefin vurulduğunu, operasyonların günlerce süreceğini açıkladı.

Yahudi varlığının Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Katz, 15.07.2025 tarihinde, güçlerine Süveyda’da konuşlanan Suriye kuvvetlerine ve silahlarına saldırı emri verdiler. Bu saldırının gerekçesi ise bu kuvvetlerin Yahudi varlığını tehdit ettiği iddiasıydı. Bunun üzerine Yahudi uçakları, Suriye yönetimine bağlı kuvvetleri hedef alarak Dürzî isyancı silahlı gruplara destek amacıyla hava saldırıları düzenledi.

Ardından Suriye Dışişleri Bakanlığı bir açıklama yayımlayarak şöyle dedi:
“Bu saldırılar, ulusal istikrarı sarsmayı ve Suriye birliğini hedef alan şüpheli bir bağlam ve zamanlamayla gerçekleştirilmiştir. Devlet, savaşın etkilerinden kurtulmaya ve güvenliği pekiştirmeye çalıştığı bu kritik anda, Suriye halkını – başta Dürzî topluluğu olmak üzere – korumakta kararlıdır.”

“Suriye Televizyonu”, İsrail’e ait uçakların Süveyda şehrinin kenar mahallelerine dört hava saldırısı düzenlediğini, bu saldırılarda Suriye askerleri arasında ölü ve yaralıların olduğunu bildirdi. Suriye haber ajansı (SANA) da İsrail hava saldırılarının Dera kırsalındaki İzra şehri yakınlarını hedef aldığını duyurdu.

Dikkat çekicidir ki Yahudi varlığı, Beşşar Esed döneminden beri Suriye’ye saldırılarını sürdürmekteydi. Esed’in 08.12.2024’te kaçmasından sonra da bu saldırılar devam etti. Yüzlerce askeri hedef imha edildi, Yahudi güçleri Şam’a 25 km kadar yaklaştı, Şeyh Dağı da dahil olmak üzere yeni topraklar işgal etti. Yahudi varlığı, Suriye güçlerini vurmak ve müdahalesini meşrulaştırmak için “Dürzî meselesini” bir araç olarak kullanmaya devam ediyor.

Yeni Suriye yönetimi başkanı Ahmed Şara ise, Yahudi varlığına karşı koymama ve onunla barış anlaşmaları yapma siyasetini benimsedi. Bu yaklaşımın, kendi rejimini koruyacağını ve Yahudi varlığının şerrini Suriye’den uzak tutacağını zannetti.

  • Suriye Cumhurbaşkanı, Yahudi Varlığıyla Savaştan Kaçınmak İçin Arabuluculuğa Sığınıyor

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Yahudi varlığının Suriye’ye yönelik saldırılarının ardından 17.07.2025 sabahı şu açıklamayı yaptı:
“İsrail ile savaş seçeneği ya da Dürzî şeyhlerine anlaşma fırsatı verme seçenekleri arasında kaldık; biz vatanı korumayı seçtik.”
Ve şöyle devam etti:
“Bizim savaştan korkumuz yok; ancak halkın çıkarını kaosun önüne koyduk ve en iyi seçeneğimiz vatanı korumaktı. Suriye devleti, tüm kurumlarıyla Süveyda’daki iç çatışmayı durdurmak için müdahale etti ve olayları kontrol altına almayı başardı.”

Ayrıca şu ifadeleri kullandı:
“İsrail, (Süveyda’daki) ateşkesi baltalamaya çalıştı; fakat Amerikan, Arap ve Türk arabuluculuğu olmasaydı başarılı olabilirdi.”

Görülüyor ki Ahmed Şara hâlâ doğru düşünceden ve doğru eylemden uzak. Yahudi varlığına karşı cihat ilan etmeyi ve cepheleri açmayı istemiyor. Kendisi Yahudi varlığının “eski rejimin devrilmesinden bu yana topraklarımızı bir çatışma alanına çevirmeye ve halkımızı parçalamaya çalıştığını” söylediği halde, buna karşılık cihat ve savaşla değil, arabuluculuklara başvurarak cevap veriyor.

Oysa bu tutumun ne kendisine ne de Suriye’ye uzun vadede bir faydası olacaktır. İşte Gazze örneği ortadadır: Amerikan, Mısır, Katar ve diğer Arap arabuluculukları, Yahudi varlığını orada soykırım savaşını sürdürmekten alıkoyamamıştır.

  • Türkiye Dışişleri Bakanı, Filistin’e Bir Kader Meselesi Değil, İnsani Bir Sorun Olarak Bakıyor

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 16.07.2025 akşamı New York’taki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Gazze’deki insani durumu görüşmek üzere yapılan oturumda şu açıklamayı yaptı:

“İsrail barış istemiyor, istikrar da istemiyor… Lafı dolandırmaya gerek yok. Gerçekle yüzleşelim. 80 yıl sonra dünya, yeniden toplama kamplarının dönüşüne tanık oluyor. Bütün bir halka karşı yürütülen bir soykırım kampanyası var… İsrail’in savaş makinesi hâlâ, ailelerine su ulaştırmaya çalışan çocukları veya çocuklarına yiyecek arayan anneleri hedef alıyor. Bu makine; nefretten, cezasızlıktan ve bazılarının koşulsuz desteğinden besleniyor… Gazze’deki trajik durum, bazı kimselerin en büyük acılar karşısında dahi yüz çevirmeyi tercih etmesi sebebiyle artık bir gerçeklik haline geldi… Bu böyle devam edemez… İsrail, saldırgan stratejisini yalnızca Filistin’de değil, Lübnan, Suriye ve İran’da da uygulamaya çalışıyor.”

Ancak Türkiye Dışişleri Bakanı, Gazze’deki trajik durumu ve Yahudi varlığının hedeflerini teşhis etmekle yetindi. Oysa kendisi de bu sözlerin Yahudi varlığını suçlarından caydırmayacağını çok iyi bilmektedir. Buna rağmen, iki devletli çözüm çağrısında bulunarak; Filistin topraklarının yaklaşık %80’ini gasp eden Yahudi varlığını fiilen tanıma yönünde ağır bir ihaneti teyit etti. Filistin Devleti’nin kurulmasını savunmakla, bu gasbı meşrulaştırmış oldu.

Bununla da kalmadı; ne Türkiye’den ne de diğer İslâm beldelerinden Yahudi varlığına karşı askerî harekete geçilmesi çağrısında bulundu. Oysa Yahudi varlığı, sadece Filistin’i değil, bizzat kendisinin de belirttiği gibi tüm bölgeyi –Türkiye dahil– tehdit etmektedir. Buna rağmen meseleyi bir insanî sorun olarak değerlendirdi; onu, İslâm ümmeti için bir kader meselesi (mes’eletun masîriyye) olarak görmedi. Üstelik savaşı başlatan ve Yahudi varlığı aracılığıyla Filistin’i tamamen işgal etmeye çalışan ABD’den savaşı durdurmasını beklemektedir!

Hâlbuki ABD Başkanı Trump açıkça şu sözleriyle bu amacı ilan etmişti:
“Yahudi varlığını genişletmek istiyoruz.”

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir