Sızdırılan Mesajlar, Bombalar ve Yanlış Giden Bir Grup Sohbeti
Trump yönetiminde olan bir grup üst düzey ulusal güvenlik yetkilisinin Signal sohbetinde hassas askeri planları yanlışlıkla ifşa etmesiyle, bir skandal patlak verdi. Savunma Bakanı Pete Hegseth ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, Yemen’deki ABD hava saldırılarının zamanlaması ve hedef ayrıntılarını paylaşırken, gazeteci Jeffrey Goldberg de yanlışlıkla gruba dâhil edildi. “Signal-Gate” olarak adlandırılan olay, iki partinin de tepkisini çekti, iç soruşturmaların başlamasına neden oldu ve İsrail’in Amerikan askeri eylemlerini yönlendirme konusunda rahatsız edici bir gerçeği ortaya çıkardı. İsrail, bir Husi yetkilisini hedef almaya yardımcı olan istihbaratı sağladı. Bu gerçek, sızdırılan metinlerde ortaya çıktı ve her iki hükümeti de zora soktu. Bu ifşalar, ülkeye sadakat, denetim ve ABD dış politikasının İsrail öncelikleriyle ne ölçüde iç içe geçtiği konusunda daha geniş soruları gündeme getirdi.
İktidarda Amatörler, Yönetimde Kaos
Askeri uygulamalarından ziyade kablolu yayın haberlerine dayanan geçmişi nedeniyle Pete Hegseth’in Savunma Bakanı olarak seçilmesi, yaygın bir endişeye yol açmıştı. Kararlarının çoğu, pozisyonunun geleneksel olarak gerektirdiği operasyonel disiplin yerine medya gösterisine dayanıyor gibi görünüyordu. Hegseth, üç ayrı vesileyle, Signal sohbet ifşalarını basit güncellemeler olarak savundu ve onlarca yıllık operasyonel gizlilik standardını görmezden geldi. Hegseth, muhabirlere, “Bir savaş planı yok. Hiçbir birim, hiçbir konum, hiçbir rota, hiçbir uçuş yolu, hiçbir kaynak, hiçbir yöntem yok,” dedi ve paylaştığı hiçbir şeyin gizli olmadığında ısrar etti. Bu iddia, bilgilerin iletildiğinde gizli kaldığını doğrulayan askeri yetkililerin ifadeleriyle çelişiyordu.
Bir Signal Sohbeti Ulusal Bir Baş Ağrısına Dönüştü
Mike Waltz’un üst düzey koordinasyon için Signal kullanma kararı, sonuçları politik durumun çok ötesine uzanan dijital bir karmaşa yarattı. Waltz, gazeteci Jeffrey Goldberg’i bir telefon kazasını bahane ederek “gruba eklendiğini” iddia etti. Fakat bu iddia analistler ve uzmanlar tarafından alay konusu oldu. Waltz, “Jeffrey Goldberg ile hiç tanışmadım ve iletişim kurmadım” iddiasında bulunmuştu fakat Waltz’un Fransız Büyükelçiliği etkinliğinde Goldberg’in yanında durduğu fotoğraflar ortaya çıktı. Bu fotoğraflar ve önceki buluşmalar Waltz’ın, hiç tanışmadıkları konusundaki iddiasını zayıflattı. Bu yalan çöktü, Waltz ifşa oldu ve iddiası inceleme altına alındı.
Sıradan Konuşmalar, Sivil Hedefler ve Saçma Tepkiler
Signal sohbetinde ulusal güvenlik yetkilileri bir hedefin binaya girişinin görsel olarak teyit edilmesine dayanarak sivil bir binanın bombalanmasını kutladılar.
Waltz, “füze uzmanı olan ilk hedefin, kız arkadaşının binasına girdiğine dair doğrulanmış bir kimlik tespitimiz vardı ve bina artık çökmüş durumda,” diye yazdı. Başkan Yardımcısı JD Vance, zihniyetini yansıtan tek bir kelimeyle yanıt verdi: “Mükemmel.” Hiç kimse sivillerin varlığını sorgulamadı veya insanlarla dolu bir yerleşim yapısına saldırmadan önce istenmeyen ölümleri en aza indirme konusunda endişelerini dile getirmedi. Bu diyaloglardaki eksiklik, Pentagon’un kamuoyuna duyurarak desteklemeyi taahhüt ettiği temel etik ilkelerden tehlikeli bir kopuşu yansıtıyor.
İsrail İstihbaratı, Bir Amerikan Saldırısı Olarak Pazarlanan Bu Saldırıyı Körüklüyor
İki ABD yetkilisi, Waltz’un sohbette atıfta bulunduğu saldırıyı yönlendiren hassas istihbaratı İsrail’in sağladığını doğruladı ve bu da anlatıyı değiştirdi. İsrail’in istihbaratı, Yemen’deki bir insan kaynağından gelmişti. Waltz’un ortak bir çabayı tehlikeye attığı endişesini dile getiren bir ABD kaynağına göre, bu durum İsrailli yetkililerin özel şikâyetlerine neden oldu. Ulusal Güvenlik Konseyi sözcüsü Brian Hughes, Pentagon’un genellikle koruduğu bilgileri içermesine rağmen, “Konuya hiçbir gizli bilgi dahil edilmedi” diye ısrar etti.
Yemen Saldırıları, Tel Aviv’in Planına Uygun Yürütülüyor
Trump yönetiminin Husi hedeflerine yönelik devam eden hava saldırıları Biden’ın önceki çabalarını yansıtıyordu ancak ABD hedeflerine değil, İsrail’in güvenlik çıkarlarına hizmet ediyor gibi görünüyordu. The Atlantic tarafından ortaya çıkarılan sohbet mesajlarına göre, Trump’a yakın bir isim olan Joe Kent, “Husilere karşı düzenlenecek saldırının zamanlaması konusunda herhangi bir kısıtlama bulunmuyor.” dedi. Bu itiraf, Kongre onayını atlama gerekçesini ortadan kaldırarak Trump yönetiminin, yürütmenin aciliyeti savunmasını zayıflatıyor. Metinde ayrıca İsrail’in muhtemelen saldırılar düzenleyeceği ve destek arayışına gireceği belirtiliyor ve bu da Amerika’nın stratejist değil tedarikçi rolünde olduğu ile ilgili soruların ortaya çıkmasına neden oluyor. Operasyon, Amerikan kuvvetleri için taktiksel bir avantaj sağlamadı, sadece yabancı bir ulusun yararına askeri güç kullanmaya istekli olduğunun sinyalini verdi.
Trump Ekibi, Savaşı Bir Reality Show Gibi Ele Aldı
Grup sohbetindeki mesajlar, üst düzey savunma planlaması ve koordinasyonundan daha çok, amatör bir medya prodüksiyonuna uygun bir yaklaşımı ortaya koydu. Pete Hegseth, operasyonel güvenliğe atıfta bulunarak, “Şu anda OPC’de temiziz,” diye yazdı ve sanki öncelikli endişe bilgi sızıntılarını önlemekmiş gibi “temiziz” diye vurguladı. Waltz, teyit edilen suikasti büyük bir heyecanla anlattı ve hedefin bombalanmadan önce kız arkadaşının yaşadığı binaya girdiğini paylaştı. JD Vance, saldırıda masumların ölüp ölmediğine dair herhangi bir soruşturma yapmadan onayladığını belirten bir cevapla “Mükemmel” diye yanıt verdi. Tebrik edici ve sıradan açıklamalarla dolu bu görüntü, sivillerin hedef alınması ve imha edilmesi konusunda rahatsız edici bir rahatlık olduğunu ortaya koydu.
Kelime Oyunları Tehlikeli Başarısızlıkları Gizleyemez
Yönetim, kelime oyunları ve yanlış yönlendirme yoluyla hasarı en aza indirmek için koordineli bir girişim gibi görünen biçimde bu duruma yanıt verdi. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Karoline Leavitt, sohbetin içeriğinin ciddiyetini azaltmaya çalışarak, “Hiçbir savaş planı tartışılmadı” dedi. Ayrıca, “Bunun, şoke edici yorumlar yapmasıyla tanınan bir muhabirin sansasyonel bir yorumu olduğunu bildikleri için şimdi kelime oyunları oynuyorlar” dedi. Fakat bu açıklamalar, askeri protokolü yoksaydı ve herhangi bir operasyonel ayrıntı için şifrelenmemiş uygulamaların kullanılmasına yönelik yönetmeliği görmezden geldi. Eski Savunma Bakanı Chuck Hagel, Wall Street Journal’a, “Bu tamamen beceriksizlik” diyerek geniş çaplı görünenleri özetledi.
Geniş Kitlelere Ulaşan Aşağılayıcı Değerlendirmelerden Kongre Soruşturmalarına
Signal skandalı, hızla yayılan içerikler, siyasi podcast’ler ve hatta Bravo’nun “Watch What Happens Live” gibi eğlence programlarında bahsedilmesiyle geniş kitlelere ulaştı. Breaking Points editörleri, olayı Trump yönetiminin en aşağılayıcı ulusal güvenlik hatası olarak nitelendirdi ve Waltz ile Hegseth’in neden hala görevde olduklarını sorguladı. Bir editör, hiçbir gizli bilginin sızdırılmadığı iddiasına inanamayarak, “Bu düzeyde bir gerizekalılık, dürüst olmak gerekirse benim için çok fazla,” dedi. Editörler, bu tür bilgilerin gerçekten zararsız olması durumunda, görevden önce herhangi bir asker tarafından sosyal medyada özgürce paylaşılması gerektiğini belirttiler. Bu kamuoyu tepkisi, meclis üyelerinin daha fazla oturum için baskı yapmasına ve büyük bir skandal haline gelebilecek bir olaya hazırlanmasına neden oldu.
Yabancı Bir Güç Tarafından Yönetilen Askeri Güç
Bu olay, ABD savunma kaynaklarının yabancı bir müttefikin talebi üzerine ve onun yararına seferber edildiği bir süreci gösterdi. İsrail insan istihbaratını sağladı, ABD füzeleri fırlattı ve Amerikalı yetkililer sonuçları bir gazeteciyle grup sohbetinde kutladı. Başkan Trump, Waltz’u savundu ve ona “hata yapan iyi bir adam” dedi ve hiç kimseyi sorumlu tutmayı reddetti. Hegseth, “Yabancı müttefiklere saldırıların yakın bir zaman da olacağı zaten bildirilmişti” iddiasında bulunarak İsrail’in ABD Kongresin’den daha fazla operasyonel bilgiye sahip olduğunu ima etti. Yaşanan bu süreç, Amerikan dış politikasının Washington’da mı belirlendiği yoksa Tel Aviv’den mi kontrol edildiği konusunda büyük endişelere yol açıyor.