#ABD #Amerika #Bülten #Düşünce #Filistin #Güvenlik #Jeopolitik #Ortadoğu #Siyaset #Suriye #Tema #Toplum #Yahudi Varlığı

Haberlere Kısa Bir Bakış – 24

Haftalık Bülten -24
    • Suriye Dışişleri Bakanı, Yahudi Varlığı’nın Stratejik İşler Bakanı ile Görüştü

    Suriye resmi haber ajansı (SANA), Suriye Dışişleri Bakanı Esad Şibani’nin 19/08/2025 akşamı Paris’te Yahudi varlığına ait bir heyetle görüştüğünü duyurdu. Bu, taraflar arasında bir ay içinde Paris’te gerçekleşen ikinci görüşme oldu. Görüşmede, bölgedeki ve özellikle Suriye’nin güneyindeki istikrarın güçlendirilmesine ilişkin bir dizi dosya ele alındı. Ajans ayrıca, “görüşmelerin tansiyonun düşürülmesi, Suriye’nin iç işlerine müdahale edilmemesi, bölgesel istikrarı destekleyecek anlayışlara ulaşılması ve Süveyda’daki ateşkesin gözetimi” üzerine yoğunlaştığını aktardı. Görüşmelerin Amerikan arabuluculuğunda gerçekleştiği belirtildi.

    El-Cezire sitesi ise Suriyeli resmi bir kaynağa dayandırarak, Suriyeli Bakan Şibani’nin Yahudi varlığının Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ile ABD’nin Suriye özel temsilcisi Tom Brack’ın katılımıyla görüşeceğini aktardı. Görüşmenin amacının, Suriye ile Yahudi varlığı arasındaki sınırda güvenlik düzenlemelerini ele almak olduğu belirtildi.

    Aynı zamanda Yahudi varlığı, Dürzi topluluğunun lideri Muvaffak Tarif’i, ABD’nin Suriye özel temsilcisiyle görüşmek üzere gönderdi. Görüşmede, işgal altındaki Golan’ın Hadr beldesi ile Süveyda arasında insani bir koridor açılması konusu ele alındı. Böylece Süveyda’nın Yahudi varlığı ile başka bir yolla bağlantı kurması hedefleniyor.

    Suriye’deki yeni rejimin bu tutumları, yönetenlerin ne kadar yenilmiş bir ruh hâline sahip olduklarını ve Yahudi varlığına tavizler verme zihniyetini açıkça ortaya koymaktadır. Bu, Filistin Otoritesi’nin ve İslam beldelerindeki mevcut rejimlerin tutumlarına benzemektedir. Onlar, böylece Yahudi varlığının şerrinden korunabileceklerini zannetmektedirler. Oysa Yahudi varlığı, 08/12/2024’te Beşşar Esed’in kaçışından bu yana saldırılarını durdurmadığı gibi, bugün de durdurmayacaktır. Aksine tehditlerini sürdürecek, iç karışıklıkları körükleyecek, Dürzileri ve başkalarını istismar edecek, ajanlar satın alacak, onları silahlandıracak ve Suriye’nin istikrarını sarsarak hâkimiyet kurmaya çalışacaktır. Bu da Yahudi varlığı Başbakanı Netanyahu’nun ilan ettiği, “Büyük İsrail Projesi’ni kurma ve Suriye, Lübnan, Ürdün ve Filistin’de İslami Hilafet’in kurulmasını engelleme” planının bir parçasıdır.

    • Yahudi Varlığı, Batılı Destekçilerine Karşı Kibirini Gösteriyor

    Yahudi varlığının Başbakanı Netanyahu, 19/08/2025’te Fransa Cumhurbaşkanı Macron’a bir mesaj gönderdi. Mesajında şöyle dedi:
    “Filistin devletini tanıma çağrınız antisemitizme benzin dökmektir. Bu diplomasi değil, dalkavukluktur. Bu, Hamas’ın ‘terörünü’ ödüllendirmektir. Rehineleri serbest bırakmama konusundaki kararlılığını artırır, Fransız Yahudilerini tehdit edenleri cesaretlendirir ve sokaklarınızda dolaşan Yahudi karşıtı nefreti körükler.”

    Netanyahu, Fransa’ya siyasetini değiştirmesi çağrısında bulunarak, “zayıflık yerine eylem, gevşeklik yerine kararlılık” göstermesini istedi ve şu uyarıyı yaptı: “Bu, net bir tarihten önce olmalıdır: 23 Eylül’deki Yahudi yılbaşı.” (AFP)

    Fransa Cumhurbaşkanlığı Ofisi ise yaptığı açıklamada Netanyahu’nun sözlerini “alçakça ve çarpıtmalara dayalı” olarak niteledi ve bu mesajın “cevapsız kalmayacağını” vurguladı. Ayrıca, “Fransa Yahudi vatandaşlarını her zaman korumuştur ve korumaya devam edecektir. İçinde bulunduğumuz dönem ciddi ve sorumlu davranmayı gerektiriyor, karışıklık ve manipülasyonu değil.” ifadelerine yer verdi.

    Netanyahu, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’yi de hedef aldı. Albanese’nin hükümetinin, “İsrail’in güvenliğini koruyacak, silahtan arındırılmış bir Filistin devleti”ni tanıma kararını eleştirdi. Ancak Netanyahu bundan da hoşnut kalmadı ve onu “zayıf bir siyasetçi, İsrail’e ihanet eden ve Avustralya Yahudilerini yüzüstü bırakan bir lider” olarak tanımladı.

    Yahudi varlığının yöneticileri, sınırsız Amerikan ve Batılı desteğin körlüğüyle azgınlıkta sınır tanımamaktadır. Gazze’de katliam ve aç bırakma politikalarında ileri gitmişlerdir. Bu yüzden Batı’dan gelen en ufak bir eleştiriye ya da uzun vadede onları korumayı amaçlayan, mevcut Filistin Otoritesi benzeri bir devlet kurma önerisine dahi tahammül edememektedirler. Onlar, İslam ümmetinin sona erdiğini, İslam beldelerinin yöneticilerinin tümüyle teslim olduğunu, Filistin halkına yardım etmeyip ordularını Yahudi varlığının katillerini cezalandırmak için harekete geçirmediklerini zannetmektedirler.

    Hatta bu yöneticilerin bir kısmı, bu gaspçı varlığı doğrudan desteklemekte; Filistin’i işgal eden Yahudi varlığını tanımayı sürdürmekte, diplomatik ve ticari ilişkiler kurmaktadır. Hiçbiri Gazze’ye bir lokma ekmek, bir damla su veya bir doz ilaç ulaştırmayı dahi başaramamıştır.

    • ABD Başkanı, Avrupa Liderlerine Karşı Üstünlüğünü Gösteriyor

    Avrupalı liderler, 18/08/2025’te Trump ile görüşmek üzere Washington’a akın ettiler. Bu toplantının amacı, Trump’ın 15/08/2025’te Putin ile yaptığı görüşmeler hakkında kendilerine bilgi vermesiydi. Görüşmeye Fransa, Britanya, Almanya, İtalya, Finlandiya liderleri, Avrupa Komisyonu Başkanı, NATO Genel Sekreteri ve Ukrayna Cumhurbaşkanı katıldı. Toplantıda adeta öğrenciler gibi Trump’ın ders anlatışını dinlediler, sorular sordular.

    Trump, onlara üstünlüğünü göstermek için toplantıyı yarıda keserek Rusya Devlet Başkanı ile yaklaşık 40 dakika süren bir telefon görüşmesi yaptı. Bu tavır, Amerika’nın ve Trump’ın Batı’nın gerçek lideri olduğunu, politikaları dikte eden ve devletlerin kaderini tayin eden taraf olduklarını ortaya koyuyordu. Çünkü o, Rusya Devlet Başkanı ile Ukrayna’nın geleceğini –yani aslında bütün Avrupa’nın geleceğini– konuşuyordu.

    Amerika üç yıl önce, kendi ajanı Zelenski’yi Ukrayna Devlet Başkanı yaparak Rusya’yı tahrik edip ülkeyi işgale sürüklemekle bu savaşı başlatmıştı. Böylece Avrupa’yı kendisinden uzaklaştırmayıp Amerikan şemsiyesi altında tutmak, aynı zamanda Çin’i de Avrupa’dan uzaklaştırmak ve her iki ülkenin nükleer ve füze gücünü sınırlamak istemişti. Ukrayna ise bu planlarda yalnızca bir kurban ve pazarlık aracı hâline getirildi.

    Hizb-ut Tahrir Emiri, 19/08/2025’te kendisine yöneltilen bir soruya verdiği cevapta Amerikan hedeflerini şöyle özetledi:
    “Amerika’nın öngördüğü nihai çözüm, uzun yıllara yayılan bir süreçtir. Bu süreçte Amerika, Ukrayna’yı bazı topraklar ve sınırlar konusunda ödün vermeye zorlayacak; Rusya’nın Amerika’ya başka dosyalarda verdiği tavizlere karşılık verecek; Rusya ile ilişkileri normalleştirerek stratejik dosyaları açacak; Çin’i de silahlanma ve stratejik nükleer-füze gücü konusundaki müzakerelere dâhil edecek ve nihayetinde Rusya-Çin ittifakını parçalayacaktır.”

    Ayrıca şunu vurguladı:
    “Dünyada küfür devletlerinin hâkimiyet kurması acı vericidir. Oysa insanlık için çıkarılmış en hayırlı ümmet olan İslam ümmeti, uluslararası olaylarda hiçbir etkiye sahip değildir. Sorun şudur ki: İki milyara yaklaşan nüfusa sahip bu ümmet, başsız bir gövde gibidir. Çünkü hilafet yoktur. Hizb-ut Tahrir ise –ümmetini aldatmayan öncü– bu ümmeti, hilafeti kurmak için kendisiyle birlikte çalışmaya çağırmaktadır. Hilafet Allah’ın izniyle mutlaka geri gelecektir.”