#ABD #Amerika #Bülten #Düşünce #Filistin #Güvenlik #İran #Jeopolitik #Ortadoğu #Siyaset #Tema #Yahudi Varlığı

Haberlere Kısa Bir Bakış

Epstein Dosyası Trump’ı Deli Kral’a mı Dönüştürdü

Yahudi Varlığı Gazze’de Soykırım Operasyonunu Sürdürmeye Devam Ediyor

Hamas Hareketi, 18 Haziran 2025 tarihinde yayımladığı bir bildiride şunları açıkladı:
“İşgalci güçlerin suç niteliğindeki saldırıları ve Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerindeki yerleşim alanlarına yönelik hava bombardımanları sürmektedir. Buna ek olarak, Amerikan-Siyonist ölüm tuzaklarından kaçmaya çalışan aç bırakılmış siviller de hedef alınmaktadır. Son 24 saat içinde yaklaşık 150 Filistinli şehit olmuştur.”

Bu şekilde Yahudi varlığı her gün Gazze halkından onlarcasını, Amerika’nın açık desteğiyle ve İslam dünyasındaki mevcut rejimlerin sessizliğiyle, hatta normalleşme anlaşmaları yapan bazı ülkelerin doğrudan desteğiyle katletmektedir.

Görülüyor ki Yahudi varlığı, Trump liderliğindeki Amerika’nın da hedefi olan Gazze halkını tehcir etme ve bölgeye el koyma amacını gerçekleştirmeye devam ediyor. Yahudi varlığının Amerika’nın tam desteğiyle İran’a yönelik saldırganlığı da bu amacı gizlemekte ve dünyanın dikkatini Yahudi varlığının işlediği suçlardan ve Gazze halkına yönelik küresel sempati dalgasından uzaklaştırmaktadır. Özellikle Batı, İran’a karşı zaten önyargılı bir tutum içindeyken, ona karşı bir sempati de göstermemektedir.

Amerika, Yahudi Varlığının İran’a Yönelik Saldırısına Mutlak Desteğini Sürdürüyor

Amerika Başkanı Trump, 17 Haziran 2025’te Truth Social adlı platformunda şunları yazdı:
“Şu anda İran hava sahası üzerinde tam ve kapsamlı kontrol sağladık.”
“Herkesin derhal Tahran’ı boşaltması gerekiyor.”
Ve ekledi:
“İran, kendilerinden imzalamalarını istediğim anlaşmayı imzalamalıydı. Ne büyük bir utanç, ne büyük bir insan hayatı kaybı. İran’ın nükleer silaha sahip olması basitçe kabul edilemez. Bunu defalarca tekrar ettim.”

Trump, İran’dan “koşulsuz teslimiyet” talep etti.
Ve Yahudi varlığına, bölgedeki kendi aracı olarak, 13 Haziran 2025’ten itibaren İran’a saldırması için serbestlik tanıdı. Yahudi varlığının saldırısını şöyle nitelendirdi:
“İsrail’in İran’a yönelik saldırısı mükemmel.”
“İranlılara bir fırsat verdim ama değerlendiremediler ve çok ağır bir darbe aldılar. Gelecekte daha fazlası olacak.”
Amerikan ABC kanalının 13 Haziran 2025 tarihli haberine göre, Trump’a Amerika’nın bu saldırıdaki rolü sorulduğunda “Bu konuda cevap vermek istemiyorum” dedi.

Trump ayrıca 13 Mayıs 2025’te Truth Social platformunda şu ifadeleri kullandı:
“Tahran’ı uyardım. Amerika dünyanın en iyi ve en ölümcül silahlarını, hem de büyük bir farkla üretmektedir. İsrail bunlardan birçoğuna sahiptir ve yakında daha fazlası eline geçecektir. Onlar bu silahları nasıl kullanacaklarını çok iyi biliyorlar.”
Bu ifadeler, Yahudi varlığının saldırısının Amerika’nın yönlendirmesiyle ve her alanda mutlak desteğiyle gerçekleştiğini açıkça ortaya koymaktadır.

Trump, 14 Mayıs 2025’te yine Truth Social’da şu tehditte bulundu:
“Eğer İran’dan herhangi bir şekilde saldırıya uğrarsak, Amerikan Silahlı Kuvvetleri benzeri görülmemiş bir güç ve kapasiteyle harekete geçecektir.”
Ayrıca, kendi yönetiminin İran ile İsrail arasında kolaylıkla bir anlaşmaya varabileceğini ve bu kanlı çatışmayı sona erdirebileceğini belirtti.

Bilindiği üzere İran, bölgesel çıkarlarını sağlamak ve kendi kapasitesini güçlendirmek amacıyla Amerika’nın yörüngesinde hareket etti. Afganistan, Irak, Suriye, Yemen ve Lübnan’da Amerika’ya hizmetler sundu. Ancak Amerika, İran’ın bölgesel rolünü sınırlandırmaya başladı ve onu, Yahudi varlığının meşruiyetini kabul edecek ve onunla normalleşecek şekilde, bölgedeki diğer ülkelerle birlikte “İbrahim Anlaşmaları” adı verilen projesine entegre etmeye çalışmaktadır.

Almanya Şansölyesi: Yahudi Varlığı Batı Adına Kirli Bir Savaş Yürütüyor

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, 17 Haziran 2025 tarihinde “ZDF” kanalına verdiği demeçte şunları söyledi:
“İsrail şu anda hepimiz (biz Batı) adına kirli işi yürütüyor ve İran’a karşı aldığı önlemler için minnettarız.”
İran’ı, Hizbullah ve Hamas aracılığıyla gerçekleştirdiği saldırılar, cinayetler ve şiddet yoluyla dünyaya ölüm ve yıkım getirmekle suçladı.
Şöyle dedi:
“İsrail ordusuna ve İsrail liderliğine bunu yapma cesaretlerinden dolayı ancak en büyük saygımı ifade edebilirim. Eğer onlar olmasaydı, bu rejimin (İran’ın) dehşetine aylarca, hatta yıllarca tanıklık edebilirdik. Ve belki de sonrasında ellerinde bir nükleer silahla karşı karşıya kalabilirdik.”

Almanya’nın siyasi icraatlarından sorumlu en üst düzey yetkilisinin bu tutumu, Batılı devletlerin Yahudi varlığını kendi çıkarları için kurduklarını, onu bir üs ve kendi adına İslam ümmetine karşı yürütülen sömürgeci, haçlıcı, kirli savaşın bir aracı yaptıklarını ve bu savaşı desteklediklerini açıkça ortaya koymaktadır.

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir