#ABD #Amerika #Düşünce #Filistin #Genel #Güvenlik #Jeopolitik #Ortadoğu #Siyaset #Tema #Toplum #Yahudi Varlığı

Trump’ın Bitmek Bilmeyen Savaşları ve Epstein Dosyaları

Trump’ın Bitmek Bilmeyen Savaşları ve Epstein Dosyaları

Amerikalılar Trump ve Epstein Dosyalarıyla meşgul ama ciddi gözlemciler Trump’ın sona erdirmeyi vaat ettiği ‘Sonsuz Savaşları’ tırmandırmasına bakıyor.

Politikacıların şiirle kampanya yürüttükleri ve nesirle yönettikleri söylenir. Bu da kitlelere hitap eden vaat ve sözlerde bulunmayı gerektirir ki bunların çoğu tutulamaz. İktidara giden yol, her zaman taşa kazınmamış vaatlerle kaplıdır.

Son günlerde dikkatler Donald Trump’a ve gizliliğini kaldıracağına söz verdiği ‘Epstein Dosyaları’na çevrildi. Bu söz şimdi yerine getirilmeyecek gibi görünüyor.

Ancak kesinlikle çiğnenenlerden bir tanesi, Amerika’nın ‘Sonsuz Savaşlara’ katılımını sona erdirme vaadidir.

İlki Trump için siyasi açıdan daha tehlikeli, ancak bunun tek nedeni dosyalarda adının geçebileceği iddiası değil.

Epstein Zaman Bombası

Trump ve daha sonra Başsavcı olarak atanan Pam Bondi gibi kilit isimler de dâhil olmak üzere destekçileri, Epstein dosyalarını, özellikle Demokratlar arasındaki siyasi muhalifleri hedef alan yozlaşmış bir elit sınıfı ifşa etmenin bir yolu olarak resmetti. Trump, 2024 kampanyası sırasında defalarca dosyaların gizliliğini kaldırma ve yayınlama sözü verdi; bu da “derin devlet” komplosunu ortadan kaldırma ve görünüşte “düzen karşıtı” olan daha geniş kampanya söylemiyle uyumluydu.

Şimdi ise bunların önemini küçümsüyor, kendisine bu konuda soru soran gazetecileri eleştiriyor ve bunların gizliliğinin kaldırılması çağrılarının Demokratların bir komplosu olduğunu öne sürüyor, oysa bu çağrılar aslında kendi MAGA destek tabanından geliyor.

Gizliliğin kaldırılmamasının ya dosyaların hiç var olmadığı ya da seçim öncesinde Trump’ın ekibi tarafından aşırı derecede abartıldığı veya gerçekten önemli kişilerin isimlerini içerdiği (Elon Musk’a göre Trump’ın kendisi de dâhil) anlamına geleceği öne sürüldü.

Nedeni ne olursa olsun, dosyaların ikna edici bir şekilde yayınlanmaması, bu hükümet de dâhil olmak üzere tüm hükümetlerin “derin devleti” koruduğu izlenimini güçlendirebilir ve kendi destek tabanını yabancılaştırabilir.

“Bitmek Bilmeyen Savaşlar”

Ancak daha ciddi olan mesele, dünya çapında askeri angajmanı sürdürmesidir.

Trump sürekli olarak “sonsuz savaşları” sona erdirmek için kampanya yürüttü ve bu savaşları ABD kaynaklarını ve hayatlarını net bir fayda sağlamadan tüketen savaşlar olarak tasvir etti. Eylül 2024’te yaptığı bir kampanya konuşmasında şunları söyledi:

Sonsuz savaşları sona erdireceğim ve askerlerimizi eve getireceğiz. Yirmi yıldır bu savaşların içindeyiz, trilyonlar harcıyoruz ve elimizde ne var? Ölüm ve yıkımdan başka bir şey yok.”

Nisan 2024’te verdiği bir röportajda şunları söyledi:

Ukrayna’daki durum sonsuz bir savaştır. Buna milyarlarca dolar harcıyoruz, ama bu bizim savaşımız değil. Avrupa daha fazlasını yapmalı ve ben bu işin uzamasını engelleyeceğim.

Yine de Trump, Ukrayna’ya – AB ülkeleri tarafından ödenmiş olsa da – Patriot füzeleri de dâhil olmak üzere askeri yardımın yeniden başladığını duyurdu ki bu muhtemelen sona erdirme sözü verdiği savaşı sürdürecek.

Dahası, başkanlığının ilk altı ayında, özellikle Yemen ve Somali’de olmak üzere, neredeyse ‘Soykırımcı’ Joe Biden’ın tüm başkanlığı boyunca yaptığı kadar çok hava saldırısına onay verdi.

Göreve geldiği Ocak 2025’ten bu yana 529 hava saldırısı düzenlenirken, Biden yönetiminin dört yılında bu sayı 555’ti.

Buna ek olarak Trump, İran’ın nükleer tesislerine perde arkası görüşmelerin ardından doğrudan saldırdı ve Gazze’deki soykırımını ve Filistin’deki etnik temizliğini sürdürürken, İran ve Suriye’yi bombalarken “İsrail’e” yaklaşık 12 milyar dolar tutarında askeri yardım ve destek verdi.

Seküler siyasette sözünden dönmek bir erdem sayılır

Machiavelli’nin prenslere verdiği öğütler, güce aç politikacılara yol gösteren bir inanç olmuştur. O şöyle yazmıştı:

“Büyük işler başarmış olan prensler, sözlerini tutmaya pek önem vermeyen ve kurnazlıkla insanların zihinlerini nasıl manipüle edeceklerini bilenlerdir ve sonunda temellerini dürüstlük üzerine kurmuş olanları geride bırakmışlardır… Bu nedenle bilge bir yönetici, sözünü tutması kendi aleyhine olacaksa ve onu söz vermeye iten nedenler artık geçerli değilse, sözünü tutamaz ve tutmamalıdır… Ama bu gerçeği nasıl gizleyeceğini iyi bilmek ve usta bir numaracı ve ikiyüzlü olmak gerekir ve insanlar o kadar basit ve mevcut ihtiyaçlara o kadar itaatkârdır ki, aldatan her zaman kendilerini aldatmaya izin verenleri bulur.”

Dolayısıyla, yöneticinin çıkarlarına hizmet ettiğinde verilen sözlerin tutulmaması iyidir. Başarılı sonuçlar dürüstlük ve doğruluktan üstündür.

Ancak dünyadaki pek çok Müslüman, Batı siyasetini taklit edilmesi gereken bir dürüstlük siyaseti olarak görmektedir.

Skandalın ötesine bir bakış

Ciddi gözlemcilerin yüzeysel kişisel skandal konularının ötesine bakmaları gerekmektedir. 1970’lerden bu yana en az 25 kadın Donald Trump’ı, aralarında tecavüz, rıza dışı öpüşme, elle taciz ve güzellik yarışması adaylarının soyunma odalarına onlar soyunurken girmek gibi uygunsuz davranışların da bulunduğu cinsel istismar suçlamalarıyla kamuoyu önünde suçlamıştır.

Jefrey Epstein ile herhangi bir bağlantı kişisel ahlak açısından pek de sürpriz olmayacaktır. Elbette Epstein’in bir Mossad ajanı olduğu ve dolayısıyla yüksek profilli kişiler hakkında hassas bilgilere sahip olduğu yönündeki endişeler siyasi bir meseledir ancak şu ana kadar sağlam kanıtlarla desteklenmemiştir.

Sonuçta askeri endüstriyel kompleksi destekleyen bir başka siyasetçinin yol açtığı ölüm, yıkım ve istikrarsızlık çok daha önemli bir konudur.

Bu durum MAGA tabanı için milliyetçi nedenlerle önem taşırken, Müslümanlar için İslam dünyasına verdiği zarar nedeniyle önem taşımaktadır.

Not: 19/7/2025 – Epstein Dosyalarının oluşturduğu sansasyon devam ediyor. Ancak, “Sonsuz Savaşlar “ın devamı gibi yerine getirilmeyen diğer siyasi vaatlerin aksine, bu vaat siyaset kurumuna karşı temel bir güvensizlik üzerine kurulmuştur. Sonuç olarak potansiyel olarak daha tehlikelidir. Bu vaadi yerine getirmemek, Trump’ı son dayanakları olarak gören çok sayıda insanı yabancılaştırma riski taşıyor. O güveni yitirirse, bunun bedelini sadece kendisi ödemez; gelecek kuşaklar boyunca popülistlere güven duyulacağını hiç sanmıyorum.

 

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir