#ABD #Amerika #Asya #Çin #Düşünce #Ekonomi #Genel #Güvenlik #Hindistan #Jeopolitik #Pakistan #Rusya #Siyaset #Tema

Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi ve Çin’in Etkisi

Şanghay İşbirliği Örgütü Zirvesi ve Çin’in Etkisi

31 Ağustos – 1 Eylül tarihleri ​​arasında, yirmiden fazla lider, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün (ŞİÖ) düzenli zirvesi için Çin’in kuzeyindeki Tianjin kentinde bir araya geldi. Örgüt, on tam üye, iki gözlemci ülke ve on dört ortak ülkeden oluşuyor.

Zirve sırasında, daha önce iki başkanı bulunan örgüt içindeki Rusya’nın konumunun zayıfladığı, Çin’in nüfuzunun ise önemli ölçüde arttığı ortaya çıktı. Zirvenin sonunda, devletlerin kendi topraklarında interneti izleme hakkını tanıyan, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadelede iş birliğini genişleten ve örgüt için ortak bir banka kurulması konusunda mutabakata varan Tianjin Deklarasyonu kabul edildi.

Zirvenin ardından, aynı liderlerin katılımıyla 3 Eylül’de Pekin’in merkezindeki Tiananmen Meydanı’nda II. Dünya Savaşı’nın sona ermesini anmak amacıyla bir askeri geçit töreni düzenlendi. ABD Başkanı Trump, bu olayı ülkesine karşı bir komplo olarak nitelendirdi.

Bilindiği üzere, Şanghay İşbirliği Örgütü, istikrar ve güvenliği sağlamak amacıyla terörizm, aşırıcılık, ayrılıkçılık ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi dört büyük zorlukla mücadele etme görevini üstlenmiştir. Ancak gerçek şu ki, bu çatışmaların asıl yükünü Müslümanlar çekmektedir. Örgüt, “terörizm ve aşırılıkla mücadele” bahanesiyle İslam’a, İslami gruplara ve Müslümanlara karşı savaş açarak, ülkenin hilafet kurma çabasını engellemeye çalışmaktadır. Sözde “ayrılıkçılıkla mücadele”nin de yükünü Müslümanlar çekmektedir; zira Rusya’daki Kafkasya Müslümanları ve Çin’deki Uygurlar bu bahanenin kurbanı olmuşlardır.

Çin:

Çin, 2001 yılında Şanghay İşbirliği Örgütü’nün kurulmasının başlıca öncülerinden biriydi. Bu sayede Orta Asya’ya doğru tarihi genişlemesinin kapısını açtı. Çin ekonomisinin sürekli büyümesi ve Rusya’nın uluslararası arenadaki etkisinin azalması, Çin’e bölgede önemli projeler uygulama fırsatı sağladı. Böylece, örgütün öncelikli olarak bölgesel güvenliğe odaklanan ekonomik boyutu güçlenmeye başladı. Çin’in yıllardır örgüte bağlı bir kalkınma bankası kurma girişiminin 1 Eylül zirvesinde destek görmesi de bunu doğruluyor.

Üye devletler, kalkınma bankasının kurulmasının önemini vurgulayarak, bankanın çalışmalarını organize etme, gerekli tüm finansmanı sağlama ve işleyişini güvence altına alma kararı aldılar. Ayrıca Çin, kuruluş kapsamında ihtiyaç sahibi üye devletler için 100 küçük proje hayata geçirmeyi planlıyor. Bu amaçla Çin, bu yıl yaklaşık iki milyar yuan (yaklaşık 280 milyon dolar) hibe ve on milyar yuan kredi sağlayacak.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping bununla da kalmadı. Zirvedeki konuşmasında, “tek taraflı hegemonya” ve “Soğuk Savaş zihniyeti”ne karşı, ABD’yi hedef alan açıklamalarda bulundu.

Bir Kuşak, Bir Yol projesi, ulaşım bağlantılarını güçlendirmek için yeni koridorlar da açıyor. Örneğin, Çin-Kırgızistan-Özbekistan demiryolunun inşasına başlandı ve Kırgızistan ile Çin arasında Bedel adı verilen ek bir sınır kapısı açılıyor. Bu, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Çin’in Orta Asya’ya ve ardından Güney Asya’ya ekonomik genişlemesini ilerletmek için bir araç haline geldiğini açıkça gösteriyor.

Rusya:

Rusya da örgütün kurucu üyelerindendir ve temel amacı Batı etkisinin Orta Asya’ya nüfuz etmesini engellemekti. Ancak Rus ekonomisinin ve uluslararası konumunun gerilemesi, Çin’in bölgede artan nüfuzunun önünü açtı. Rusya, başlangıçta, Çin’in Orta Asya’daki artan ekonomik nüfuzundan endişe ederek, örgüt içinde ekonomik iş birliğinin güçlendirilmesine dolaylı da olsa karşı çıktı. Ancak Ukrayna’daki savaş, bu tutumunu değiştirmesine neden oldu.

Rusya bugün uluslararası arenada Çin’in tutumunu desteklemeye başladı. Bu durum, Başkan Putin’in Xi Jinping’in küresel yönetişim konusundaki girişimini desteklediğini şu sözleriyle açıkça ortaya koyuyor: “Sayın Xi Jinping’in yeni, etkili ve pratik bir küresel yönetişim sistemi kurma önerilerini dikkatle dinledik. Bu girişim, bazı ülkelerin uluslararası ilişkilerde hâlâ kendi hegemonyalarını dayatmaya çalıştığı mevcut koşullarda büyük önem taşıyor. Rusya, Başkan Xi Jinping’in girişimini destekliyor ve Çinli dostlarımızın sunduğu önerileri görüşmek istiyoruz.” (Sputnik, 1 Eylül 2025). Dolayısıyla, Rusya’nın Şanghay İşbirliği Örgütü’ndeki rolünün azaldığı tartışılmaz.

Hindistan:

Dışarıdan bakıldığında, Amerika’nın Hindistan’a uyguladığı gümrük vergilerinin onu Doğu ile iş birliğine ittiği görülebilir. Dahası, ABD Başkanı Trump, Hindistan’ı Rus petrolü alımlarını kısıtlamaya çağırdı. Rusya’nın Hindistan’ın petrol ithalatındaki payı 2022 yılına kadar %1’i geçmezken, şimdi %42’ye yükseldi.

Ancak gerçekte, Hindistan ve Çin arasında bir ortaklıktan bahsedilmesine rağmen, aralarındaki rekabet apaçık ortadadır. Bunun temel nedeni, Hindistan’ın Batı destekli bir politika izlemesi. Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru projesi, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne rekabetçi bir alternatif olarak başlatıldı. Bu arada, büyük Amerikan şirketleri endüstriyel üretimlerini Çin’den Hindistan’a kaydırmaya başladı.

Hindistan’ın örgüt içindeki çelişkili tutumlarının bir tezahürü, Haziran ayında üye devletlerin savunma bakanları toplantısında Yahudi varlığının İran’a yönelik saldırılarını kınayan bildiriye katılmayı reddetmesidir. Hindistan, bu tutumunu, bildiride 22 Nisan’da Pakistan ile yaşanan kanlı olayların görmezden gelindiğini iddia ederek haklı çıkarmaya çalışmıştır; dolayısıyla Hindistan’ın tutumu, örgüt içindeki çelişkileri ve çatışmaları derinleştirmektedir.

Orta Asya:

Orta Asya ülkelerinin bu örgüte zorunluluktan katıldığı söylenebilir. Başlıca ticari ilişkileri Çin ve Rusya ile olmakla birlikte, Sovyetler Birliği’nin halefi olarak Rusya’nın etkisi altındadırlar. Örgüt, bu ülkelerin Çin ile ilişkilerinin güçlenmesine yardımcı olmuştur.

Ancak bu ülkeler çok yönlü bir politika izlemeye çalışıyor. Özellikle Kazakistan ve Özbekistan’da, Batı’nın büyük yatırımları, Batı karşıtı bir tutum benimsemelerini engelliyor. Kırgızistan ise biraz farklı bir konumda olup, Çin ile bağlarını güçlendirmeye, Çin’den kredi ve yardım almaya çalışarak Batı karşıtı bir tutum benimsiyor.

Kırgızistan ayrıca, örgütün gelişimine, özellikle de Çin’in örgüt içindeki konumunu güçlendirmeye yönelik bir dizi öneri sunuyor. Örneğin, son zirvede, Kuşak ve Yol Girişimi’ne hizmet edecek şekilde yeni ulaşım güzergâhları oluşturulması ve örgüte üye ülkelerin transit taşımacılık potansiyelinden yararlanılması yönünde öneriler sunuldu. Ayrıca, Çin’in etkisini artıracak bir kalkınma bankası, bir kalkınma fonu ve bir yatırım fonu da dâhil olmak üzere örgüt için etkili bir finansal mekanizmanın kurulmasının hızlandırılması çağrısında bulunuldu.

Aynı zamanda Rusya’yı memnun etmek ve halklarının desteğini almak için bu ülkeler Amerika ve İngiltere’ye karşı bir bildiri yayınlama yoluna gittiler.

Çözüm:

Şanghay İşbirliği Örgütü, başlangıçtaki amaçlarından çok, Çin’in ekonomik ve güvenlik çıkarlarına hizmet eden bir örgüt haline geldi. Bölgesel istikrar, kâğıt üzerinde bir slogan olarak kaldı. Örgütün bir dizi askeri çatışma konusundaki tutumu da bunu doğruluyor. Örneğin, Hindistan ile Pakistan arasında silahlı bir çatışma çıktığında, her ikisi de örgütün üyesi olmasına rağmen, örgüt herhangi bir eylemde bulunmadı, hatta resmi bir açıklama bile yapmadı. Aynı durum, 2022 sonbaharında, örgütün Semerkant’taki zirvesi sırasında Tacikistan ve Kırgızistan arasında bir sınır çatışmasının patlak vermesinde de yaşandı.

Dolayısıyla, Şanghay İşbirliği Örgütü ve benzerleri, Müslümanlar için kurulmuş bir sömürge tuzağından başka bir şey değildir. Müslümanlar, bu sömürgecilerin pençesinden ancak İslam’a dönerek kurtulabilirler. Sömürgeci kâfirler ve onların uşakları olan yöneticilerimiz bunun gayet farkındalar ve bu yüzden “terörizm, aşırıcılık ve ayrılıkçılıkla” mücadele bahanesiyle bizimle savaşıyorlar.

Yazan: Profesör Mamtaz Mawara Al-Nahri