Etiyopya İle Eritre Arasındaki Gerginlikler, Onları Sömürgeci Güçler İçin Kolay Hedef Haline Getiriyor

Eski rakipler Etiyopya ve Eritre, karşılıklı tehditlerin artması ve ortak sınırlarına asker yığılmasıyla savaşa doğru gidiyor gibi görünüyor. Etiyopya ve Eritre arasındaki gerginlik temel olarak beş sorundan kaynaklanıyor:
Birincisi; Asmara, Etiyopya federal hükümetini ve bölgesel güçleri (özellikle Tigray ve Amhara’dakileri) potansiyel bir tehdit olarak görüyor.
İkincisi Bölgesel Rekabet; Eritre, özellikle Etiyopya’nın Somali, Cibuti ve uluslararası ortaklarıyla ilişkilerini güçlendirmesiyle, Afrika Boynuzu’nun jeopolitik manzarasında dışlanmaktan korkuyor.
Üçüncüsü Etiyopya’da İç İstikrarsızlık; Eritre’nin Etiyopya’daki iç parçalanmanın (Oromia, Amhara ve Tigray’daki huzursuzluk) yayılmasından korkması.
Dördüncüsü Kızıldeniz Sorunu; Eritre’nin bağımsızlığından bu yana denize kıyısı olmayan Etiyopya, Eritre’nin egemenliğine tehdit olarak gördüğü Kızıldeniz’deki limana erişim taleplerini yeniden gündeme getirdi.
Beşinci Sınır Sorunu; Etiyopya, Eritre’yi kendi topraklarının bir parçası ve bir eyaleti olarak gördüğü için, Eritre ile sınırını belirlemeye hiç özen göstermedi. Eritre 1993’te bağımsızlığını ilan ettiğinde, yeni devletin sınırları henüz belirlenmemişti. Isaias Afwerki, Etiyopya’nın, Amerikan planına aykırı olarak sınırı askeri harekâtla belirleyerek Eritre’yi yeniden ilhak edeceğinden korkuyordu. Bu sorun bugün bile çözümsüz şekilde devam etmektedir.
Mevcut tırmanış büyük olasılıkla, bölgesel bir savaş olmasa bile şiddetli bir çatışmanın yakın olduğuna dair artan hissin bir sonucu. Eritre Devlet Başkanı Isaias Afwerki, 19 Temmuz’da Eritre devlet medyasına verdiği röportajda Etiyopya’yı savaşa hazırlanmakla suçladı. Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed’in Kızıldeniz limanına erişim sağlama hırsını “çılgın bir plan” olarak nitelendirdi. Tigray’daki Etiyopya yanlısı hükümet grubunun lideri Getachew Reda, 21 Temmuz’da sosyal medyada paylaştığı bir mesajda, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’nin (TPLF) iktidarı zorla ele geçirmeye çalıştığını söyledi. Aynı gün, Jimma’daki bir askeri törende, Etiyopya Ulusal Savunma Kuvvetleri komutanı Berhanu Jula, bölünmüş Tigray bölgesinin savaşa doğru gittiği konusunda uyardı. TPLF’yi, Tigray çatışmasını sona erdiren 2022 Pretoria Anlaşması’nda öngörülen silahsızlanma, terhis ve rehabilitasyon sürecine katılmayı reddetmekle suçladı.
Eritre ve Etiyopya arasında on yıllardır süren ve giderek tırmanan çatışma, Tigray bölgesindeki gruplar arasında gergin bir ayrışmayla iç içe geçmiş durumda. Tigraylılar ve Eritreliler arasında iki yıl süren çatışmanın ardından, Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) üyelerinin ve Asmara yetkililerinin Etiyopya federal hükümetine karşı yeni bir ittifak kurduğu bildiriliyor.
Bu yılın Mart ayında, hem Addis Ababa hem de Asmara’nın savaşa hazırlandığına dair somut işaretler vardı. Sınırın her iki yakasında da askeri yığınak yapıldığına dair endişe verici ve güvenilir raporlar ortaya çıktı. Etiyopya, Eritre sınırına yakın ve Assab’a kolayca ulaşılabilen Afar bölgesine önemli miktarda yeni ağır silah ve mekanize birlik konuşlandırdı.
Gerilimler diğer faktörlerden bağımsız olarak var olmaz. Aksine, her biri Afrika Boynuzu’nda stratejik, güvenlik veya ekonomik çıkarları olan uluslararası ve bölgesel aktörlerin müdahalesiyle derinden şekillenir. Hem Etiyopya hem de Eritre’nin Amerikan yanlısı, yöneticilerinin de Amerikan ajanları olduğunu belirtmekte fayda var. Bu, iki eski düşman arasındaki artan gerilimin, yandaşlar veya “dostlar” arasında olduğu, ancak dış radarların altında kaldığı anlamına gelir. Amerika Birleşik Devletleri, anlaşmazlıklarını çözmek için müzakerelere başvurur.
Afrika Boynuzu’ndaki tekrarlayan gerginlikler, bölgeyi sömürgeci güçler için kolay bir hedef haline getiriyor: ABD ve Avrupa, özellikle de siyasi nüfuz açısından İngiltere, ekonomik nüfuz açısından ise Çin. Bölgenin, özellikle Etiyopya’nın birçok alanda geniş petrol rezervlerine sahip olması, özellikle Çinli şirketlerin Etiyopya petrolünün ekonomik keşfi ve çıkarılmasında öncü rol oynaması nedeniyle, ABD politikasının Afrika Boynuzu’na daha fazla odaklanmasını sağlamıştır.
İngiltere, Birleşik Arap Emirlikleri aracılığıyla Etiyopya’yı kendi eksenine ve politikalarına bağlamaya ve hem Etiyopya’yı hem de Eritre’yi etkilemeye çalıştı. Kızıldeniz ve Süveyş Kanalı, küresel ticaret için önemli rotalardır. Küresel ticaretin yaklaşık %10’unun bu rotadan geçtiği tahmin ediliyor ve İngiltere, petrol, doğalgaz ve Asya’dan gelen mallar için bu rotaya güveniyor.
Ne yazık ki hem Etiyopya hem de Eritre, Amerikan, Çin ve Avrupalı sömürgeci güçlerin pençesinde ve Müslümanlar bunlara pek dikkat etmiyor. Batı destekli bu iki yönetici de, ABD veya Avrupa’nın ülkeyi bölme emellerine karşı koyamıyor. Yeni sömürgeciliğe karşı koyabilecek tek lider, Yüce Allah’ın Kitabı ve Resûlullah’ın (s.a.v.) sünneti altında ülkeyi birleştirme yetkisine sahip olan Halife’dir.
Kenya Hizb-ut Tahrir Medya Temsilcisi