#ABD #Amerika #Düşünce #Genel #Güvenlik #Jeopolitik #Ortadoğu #Siyaset #Suriye #Tema #Toplum #Yahudi Varlığı

Dürzi İkilemi: Süveyda’da Vekalet Savaşı

Dürzi İkilemi Süveyda’da Vekalet Savaşı

Her şey, 11 Temmuz’da silahlı Bedevi kabile üyelerinin Şam’ı Süveyda’ya bağlayan yolda bir Dürzi tüccara ait kamyonu kaçırmasıyla başladı. Çoğunluğu Dürzi olan topluluğun intikamı hızlı oldu. Dürziler ve Bedeviler arasındaki çatışmalar hızla açık savaşa dönüştü. İsrail baskısıyla bölgeye konuşlanmaları engellenen devlet güvenlik güçlerinin yokluğunda, Süveyda eski rejim suçluları, uyuşturucu kaçakçıları ve her türlü suçlu için bir sığınak haline gelmişti.[1]

13 Temmuz’da Bedevi savaşçılar, Süveyda şehrinin el-Makvas semtinde resmi olmayan kontrol noktaları kurarak yerel Dürzi silahlı grupların birkaç üyesini yakaladı. Bölgede ve çevresinde çıkan silahlı çatışmalar kısa sürede el-Makvas’ın ötesine, Tira, el-Mezra ve es-Savra el-Kebira gibi kırsal bölgelere yayıldı. Havan topu ve diğer ağır silahların kullanıldığı yönünde haberler geldi. Şam-Süveyda karayolu, silahlı gruplar tarafından kesilerek vilayetin bağlantısı kesildi.

Şam, hem ABD’nin hem de İsrail’in tutumlarını yanlış yorumlayarak müdahale etmeye karar verdi. Türkiye ve Azerbaycan’ın arabuluculuğunda Bakü’de yapılan son görüşmelerde, Suriyeli yetkililer, İsrail’in 1974 tarihli geri çekilme anlaşmasına uymayı kabul ettiği ve Suriye devlet güçlerinin Süveyda’ya girişine yeşil ışık yaktığı sonucuna vararak, hatalı bir sonuca vardı. Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara da, özellikle ABD elçisi Thomas Barrack’ın açıklamalarının ardından, ABD’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne olan bağlılığını abarttı.(2)

14 Temmuz’da Suriye hükümet güçleri Süveyda’ya girdi, ancak Hikmet el-Hiri’nin milisleri tarafından pusuya düşürüldü. Süveyda’ya giden yolda ölü askerlerin korkunç görüntüleri, yakalanan askerlerin üniformaları çıkarılıp yarı çıplak bir şekilde (İsrail’in Filistinlilere muamelesini andıran bir şekilde) teşhir edildikten sonra idam edildikleri aşağılayıcı görüntülerle birlikte internette dolaştı. Güvenlik güçleri ve siviller, Süveyda’nın ana hastanesinde bıçaklar, neşterler, enjeksiyonlar ve boğulma yoluyla katledilince şiddet korkunç bir zirveye ulaştı.[3]

Hükümet birlikleri Süveyda’nın merkezine doğru ilerlerken, İsrail, Dürzi milislerle koordineli olarak, düzinelerce askerin ölümüne yol açan ve Suriye Savunma Bakanlığı’na saldırılarla sonuçlanan hava saldırıları başlattı. Birçok ateşkes bozuldu. ABD arabuluculuğunda varılan ateşkes, Suriye güçlerinin geri çekilmesini zorunlu kıldı ve el-Hiri milislerinin, çölde katledilen Bedevi ailelere -erkekler, kadınlar ve çocuklar- karşı bir şiddet ve etnik temizlik çılgınlığı başlatmak için kullandığı bir güç boşluğu yarattı.

İsrail, Gazze’de fiilen bir soykırım gerçekleştirirken, aslında gerçekleşmeyen bir soykırımı önlemek için Suriye’ye müdahale ediyor. Aslında, bu ihlalleri bizzat gerçekleştirenlerin yanında yer alıyor.

Bedevi sivillerin katledilmesi, Suriye genelinde ve komşu ülkelerden gelen aşiret savaşçılarının kitlesel seferberliğine yol açtı. On binlerce kişi intikam almak için Süveyda’ya doğru ilerledi. İsrail’in hava saldırıları ilerlemelerini engelleyemedi ve Bedevi güçleri batıdan ve kuzeyden Süveyda’ya girdi. Artan uluslararası kınamalarla karşı karşıya kalan ve vekillerinin yok edilmesinden korkan İsrail, hafif silahlı Suriye hükümet güçlerinin geri dönmesine izin veren bir ateşkesi kabul etti.

Hükümet birlikleri, çatışan gruplar arasında bir tampon bölge oluşturarak, Dürzi milisler tarafından rehin tutulan 1.500 Bedevi sivilin (çoğunlukla kadın ve çocuklardan oluşan) tahliyesini kolaylaştırdı. Ancak Süveyda ve çevresi, Bedevi sakinlerinden büyük ölçüde boşaltıldı.

Son olaylar, Suriye’nin hâlâ yabancı güçlerin oyun alanı olduğunu ve egemenliğinin içi boşaltıldığını gösteriyor. Hem dış ilişkileri hem de iç politikaları, başta ABD ve İsrail olmak üzere dış aktörler tarafından belirleniyor. Batılı güçler, çıkarlarını ilerletmek için azınlıkları uzun süredir manipüle ediyor; Lübnan’daki Maruni Hristiyanlara Fransız himayesinden, Suriye’deki Alevilerin güçlendirilmesine kadar. Fransa, Hristiyanları koruma bahanesiyle, Lübnan’ı Hristiyan egemenliğindeki bir devletçik olarak Büyük Suriye’den ayırdı. İsrail ise şimdi kendi stratejik hedeflerini güderken, Dürzileri koruma bahanesiyle müdahale ediyor.

Gerçekte, bu güçler, savunduklarını iddia ettikleri azınlıkları, dış politika hedeflerine hizmet ettikleri durumlar dışında, pek umursamıyorlar. 2018 Ulus Devlet Yasası uyarınca kendi Dürzi vatandaşlarını ikinci sınıf statüsüne indiren İsrail’in Yahudi üstünlükçü hükümeti, insani kaygılarla hareket etmiyor. Güney Suriye’de, harcanabilir Dürzi milislerinin insani maliyeti karşılayacağı ve İsrail güçlerinin göklerde hiçbir engele takılmadan devriye gezeceği bir himaye bölgesi kurmakla ilgileniyor.

Krizin özünde ABD ve İsrail hedefleri arasındaki temel bir çelişki yatmaktadır. İsrail için Orta Doğu’da üstünlük, parçalanmış ve zayıflamış bir Suriye gerektirmektedir. Dürziler için özerklik, Kürtler ve nihayetinde Aleviler için özerkliğin yolunu açacak ve devleti daha da parçalayacaktır. ABD ise aksine, mezhepsel bölünmeleri kontrol altına almak ve radikal -özellikle İslamcı- alternatiflerin yükselişini engellemek için istikrarlı ve merkezi bir Suriye istemektedir. Washington için öngörülebilir gelecekte Ahmed el-Şara ve yönetiminden başka bir alternatif yoktur. ABD yetkilileri, İsrail’in Suriye hükümet güçlerini hedef almasını ve Savunma Bakanlığı’na saldırısını açıkça eleştirmiştir. Bazıları Başbakan Netanyahu’yu “pervasız” ve hatta “deli” olarak nitelendirmiş ve eylemlerinin daha geniş ABD hedeflerini ve gerilimi azaltma stratejilerini tehdit ettiği konusunda uyarmıştır.[4] Amerika’nın bölgedeki başlıca müttefiki giderek artan bir şekilde bir yük haline gelmektedir.

Suriye’nin Sünni Müslüman çoğunluğu için her kriz, ileriye giden yolu netleştiriyor: güç, sayılarda gizli. Suriye ulusal kimliğinin mezhepsel sınırları aştığı günler geride kalıyor. Laik ve milliyetçi kimlik zayıflarken, Sünni ve İslami kimlik kendini yeniden öne çıkarıyor. Gazze’deki katliam, Irak’taki kaos ve Suriye’de küçük bir azınlığın elinde yaşanan aşağılanma, Orta Doğu’daki ve daha geniş İslam dünyasındaki sömürge sonrası düzenin başarısız olduğu algısını güçlendiriyor.

Hâkim uluslararası düzenin dayandığı ikiyüzlülük ortada. İsrail, Gazze’de fiilen bir soykırım gerçekleştirirken, aslında gerçekleşmeyen bir soykırımı önlemek için Suriye’ye müdahale ediyor. Aslında, bizzat bu ihlalleri gerçekleştirenlerin yanında yer alıyor.

[1] Lawlessness and Crime: Al-Suwayda Contends with Secondary Effects of the Syrian Conflict | by Navanti Group | Medium

[2] Syrian, Israeli officials meet in Baku: Diplomatic source in Damascus | Arab News

[3] Syrian Civilians and Soldiers’ Bodies Discovered in Sweida Hospital – World En.tempo.co

[4] Netanyahu’s Syria strikes alarm Trump team: “He’s a madman”

 

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir