İngiltere – Rusya İlişkilerinin Doğası

Rusya ile Birleşik Krallık arasındaki ilişkiler, 18. yüzyıldan bu yana oldukça inişli çıkışlı ve gergin bir seyir izlemiştir. Taraflar arasındaki düşmanlık son derece belirgindir. Örneğin, Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dimitri Medvedev, geçtiğimiz Çarşamba günü yaptığı açıklamada, İngiltere’nin Moskova’nın “ebedi düşmanı” olduğunu söylemiş ve Ukrayna ile devam eden savaşta İngiltere’ye yardım eden her Britanyalı yetkilinin meşru bir askeri hedef sayılabileceğini belirtmiştir.
Medvedev, İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly’nin, “Ukrayna’nın sınırları dışına güç kullanma hakkı vardır” yönündeki açıklamasına yanıt olarak, “aptal İngiliz yetkililerinin”, İngiltere’nin Moskova ile fiilen savaş halinde olduğunu unutmamaları gerektiğini ifade etmiştir.
Rusya, Sovyetler Birliği’nin sorunlarını ve dünya görüşünü devraldığı gibi, İngilizlere yönelik bakış açısını da miras almıştır. Bu da, aralarındaki düşmanlığın köklü bir geçmişe dayandığını göstermektedir. Ancak günümüzde imkânlar ve dengeler büyük ölçüde değişmiştir.
Hizb-ut Tahrir’in “Siyasi Görüşler” adlı kitabında da belirtildiği üzere: “İngiliz siyaseti, gerek uluslararası düzeyde gerekse parça politika alanlarında Rusya’ya karşı güçlü bir şekilde işlemeye devam etmektedir. Amerika’yı kendi safında tutmak ve Amerika’nın İngiltere’ye yönelik tutumlarına direnmek için temkinli davranmakta, aldatma ve gizli yöntemlere başvurmaktadır. Eğer Rusya’nın İngiltere ile uzlaşması yönünde bir umut yoksa…”
Bilindiği üzere İngiltere savaşları körükleyen bir devlettir ve Ukrayna savaşı da onun için aradığı fırsat olmuştur. Bunun birkaç nedeni vardır:
- Dünya sahnesinde ve Avrupa’da kendine yer edinme isteği. İngiltere, tarihsel olarak kurnazlık, entrika ve sinsi politikaların sahibidir.
- Amerika’yı savaşla meşgul ederek, bu savaşın süresini uzatmaya çalışmak ve mümkünse NATO’yu da bu çatışmaya sürüklemek.
- İngiliz ve Amerikan dış politikalarının öncelikleri arasındaki fark.
Amerika, dış politikada önceliği Çin’in tehdit olmaktan çıkarılmasına verirken; Rusya’yı Avrupa’ya, Avrupa’yı da Rusya’ya karşı kullanarak her iki tarafı da zayıflatmayı hedeflemektedir. Ancak Amerika, Rusya’nın tamamen çökmesini istememekte; aksine, Avrupa’nın gözünü korkutacak ölçüde güçlü kalmasını, böylece Avrupa’nın Amerikan himayesi altından çıkamamasını sağlamaya çalışmaktadır.
İngiltere ise Rusya’yı öncelikli tehdit olarak görürken, Çin’i ikinci plana atmaktadır. Çünkü Çin ekonomik bir tehdittir ve İngiltere’ye coğrafi olarak uzaktır. Ayrıca, İngiltere ile Çin arasında Rusya ile olduğu gibi tarihsel bir düşmanlık bulunmamaktadır. Çin’in potansiyel tehlikesini kabul etse de, Amerikan dış politikasındaki gibi onu ilk sıralara koymamaktadır.
İngiltere, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta kendine uygun bir zemin bulmuş ve başından itibaren gerilimi tırmandırmıştır.
Nitekim, Ukraynalı askerlerin eğitimi için kendi topraklarında kamp kurarak destek vermeye başlamıştır. İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace, geçtiğimiz cumartesi günü bu kamplardan birini ziyaret etmiş ve “İngiliz ordusunun küresel tecrübesiyle, Ukrayna’nın askeri gücünü yeniden inşa etmesine ve direncini artırmasına yardımcı olacağız” demiştir.
Sky News’in 6 Mart 2022 tarihli haberine göre, İngiltere, Rusya’nın Ukrayna’nın Mariupol kentinde önerdiği ateşkesi, uluslararası kınamaları dağıtmak ve yeni bir saldırı için kuvvetlerini toparlamak amacıyla yapılmış bir taktik olarak nitelendirmiştir.
Moskova ise, İngiltere’nin Ukrayna’ya sağladığı silah desteğini ve bu silahların Rus askerlerine karşı kullanıldığını unutmayacaklarını ifade etmiştir.
Londra’da yayın yapan “i-paper” gazetesi, ABD ile Rusya arasındaki buzların çözülmeye başlamasından sonra İngiltere’nin Rusya’nın “bir numaralı düşmanı” haline geldiğini yazmıştır. Gazetenin baş muhabiri Richard Holmes’un haberine göre bu durum, İngiltere’nin Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığına karşı aldığı liderlik rolünden kaynaklanmaktadır. Bu da İngiltere’nin Moskova nezdinde birinci düşman konumunu pekiştirmiştir.
ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki yakın ilişkiye rağmen, İngiliz ve Amerikan güvenlik yetkilileri arasındaki istihbarat alışverişinde son dönemde ciddi bir güvensizlik oluşmuştur.
Londra merkezli Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü’nden araştırmacı Stephen Blancky, Amerikan istihbarat kurumlarının şu an siyasi etkiler altında olduğunu, bu nedenle yabancı istihbarat kuruluşlarının gizli bilgilerinin Rusya’ya sızmasını engelleyecek bir güvence veremediklerini belirtmiştir.
Blancky ayrıca, Amerikan istihbaratında görev alan bazı birimlerin veya kişilerin kendi politikalarını yürütme eğiliminde olduklarını ve bunun kaynakların güvenliğini ciddi biçimde riske atabileceğini söylemiştir.
İngiltere, silah ve askeri güç bakımından Rusya’ya kıyasla zayıf olsa da, NATO üyesi olması nedeniyle Rusya’dan korkmamaktadır. Bu avantajla birlikte, Rusya’yı uluslararası alanda şeytanlaştırmaya çalışmakta ve onu uluslararası hukuka aykırı, yasa dışı bir devlet gibi göstermeye uğraşmaktadır.
İngiltere, savaş boyunca Ukrayna’ya mali destek, teçhizat, eğitim ve istihbarat sağlamış ve elinden gelen her şeyi yapmıştır.
I-paper gazetesinin internet sitesinde yayımlanan bir haberde, İngiliz istihbaratından bir yetkiliye dayandırılarak, “Eğer Washington ile işbirliği kesilirse, Amerikan istihbaratından bilgi akışının durması durumunda oluşacak boşluğu özel güvenlik ve savunma şirketleri doldurabilir” denilmiştir.
İngiltere’nin bu konudaki kararlılığı, “Örümcek Ağı” isimli operasyonda da kendini göstermiştir. Bu operasyonda Rusya’ya ait 41 askeri uçak -ki bunların arasında stratejik bombardıman uçakları da vardır- imha edilmiş, Rus stratejik hava filosunun üçte birinden fazlası etkisiz hale getirilmiştir. Ukrayna’nın böylesi bir operasyonu uluslararası destek olmadan gerçekleştirmesi mümkün değildir.
Rusya’nın Londra Büyükelçisi Andrey Kelin, “Dün, Putin ile Trump arasında Ukrayna saldırısı hakkında bir görüşme gerçekleşti. Bu tür saldırılar yüksek teknoloji, özellikle de yalnızca Londra ve Washington’ın sahip olduğu jeo-uzamsal veri kullanımını gerektirir. Biz, bu saldırının arkasında İngiltere’nin olduğunu biliyoruz” açıklamasında bulunmuştur.
Trump yönetiminin mevcut tutumu bu tür eylemlerle çelişmektedir. Nitekim Beyaz Saray sözcüsü Caroline Leavitt, Trump’ın Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik insansız hava aracı saldırılarından önceden haberdar olmadığını açıklamıştır.
İngiltere ise savaşın ilk aşamasında sessiz kalıp Rusya’nın tepkisini beklemekte, eğer bu tepki yetersiz olursa Avrupa’yı doğrudan savaşa çekmeye çalışmakta ve ardından harekete geçmektedir.
Ancak Rusya, İngiltere’nin rolünü açıkça görmektedir. Rusya’nın Londra Büyükelçisi Andrey Kelin, İngiltere’yi Ukrayna’nın Rus topraklarındaki beş hava üssüne düzenlediği geniş çaplı saldırının arkasında olmakla suçlamış, onlarca savaş uçağının imha edildiği bu operasyonu “dünyayı üçüncü dünya savaşına sürükleyebilecek tehlikeli bir tırmanış” olarak nitelendirmiştir.
Sky News’e verdiği röportajda Kelin, “Örümcek Ağı” adlı bu operasyonun, yalnızca jeo-uzamsal veri toplama ve analiz etme konusunda gelişmiş kapasitelere sahip ülkelerin desteğiyle yapılabileceğini söylemiştir. “Bu tür saldırılar, yalnızca Londra ve Washington gibi ülkelerin sağlayabileceği teknik destek gerektirir. Biz, İngiltere’nin Ukrayna’daki müdahil rolünü tüm detaylarıyla biliyoruz” demiştir.
Rusya’nın dolaylı tepkisinin doğuracağı risklerin farkında olan İngiltere, özellikle Trump yönetimiyle oluşan güvensizlik ortamında, olası acil durumlar için güçlü ve hazır planlarını devreye sokmuştur.
The Telegraph gazetesi, İngiltere’nin, ülkenin savaşa hazır olmadığı yönündeki kaygıların gölgesinde, Rusya’dan gelebilecek doğrudan bir saldırı ihtimaline karşı gizli hazırlıklar yaptığını yazmıştır.
Daily Express ise, İngiliz Savunma Bakanı’nın açıklamasına yer vererek “Bu Moskova’ya bir mesajdır. İngiltere, silahlı kuvvetlerini ve savunma sanayisini güçlendiriyor. Gerekirse savaşmaya hazırız” sözlerini aktarmıştır.
Sonuç olarak, iki ülke arasındaki köklü düşmanlık herkesin görebileceği şekilde açığa çıkmış ve çatışma artık gizlenemez hale gelmiştir.