A) COĞRAFİ BİLGİLER
1. Coğrafi Sınırlar
Rusya, Avrupa ve Asya kıtaları arasında yer alan en büyük ülkedir. 17,1 milyon km² yüzölçümüyle dünyanın en geniş topraklarına sahiptir.
Rusya’nın 16 ülke ile kara sınırı vardır ve bu, dünyadaki en fazla kara sınırına sahip ülke olmasını sağlar.
Batıdaki komşuları: Norveç, Finlandiya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya (Kaliningrad üzerinden), Belarus ve Ukrayna.
Güneydeki komşuları: Gürcistan, Azerbaycan, Kazakistan, Çin, Moğolistan, Kuzey Kore ve Japonya.
Doğudaki komşusu ise ABD’dir.
2. İklim ve Doğal Koşullar
Rusya, geniş yüz ölçümü nedeniyle çok çeşitli iklim tiplerine sahiptir:
Tundra İklimi: Kuzeyde, Sibirya’nın büyük kısmında görülür. Ağaçsız, yosun ve likenlerle kaplı soğuk alanlardır. Permafrost (kalıcı donmuş toprak) bu bölgede yaygındır.
Step İklimi: Güney Rusya ve Kazakistan sınırında görülür. Az yağış alan, geniş otlaklarla kaplı bölgelerdir.
Tayga (Ormanlık Alanlar): Orta ve güney Sibirya’da dünyanın en büyük orman kuşağı yer alır. Burası Rusya’nın önemli odun ve doğal kaynak rezervlerini barındırır.
Karasal İklim: Moskova, St. Petersburg gibi şehirlerde yazları sıcak, kışları ise oldukça soğuktur.
Muson İklimi: Uzak Doğu Rusya’da (Vladivostok çevresi) Pasifik etkisi nedeniyle daha nemlidir.
3. Büyük Nehirler ve Su Kaynakları
Rusya’daki nehirler, ülkenin ekonomik ve stratejik açıdan önemli su yollarıdır. Su yolları, enerji üretimi (Hidroelektrik barajları) ve ticaret için hayati önem taşır. Nehirler, iç bölgeler ile kıyı şehirleri arasında ulaşımı sağlar.
Volga Nehri: Avrupa Rusya’sının en uzun nehri (3.530 km). Tarım, sanayi ve ulaşım açısından kritik öneme sahiptir.
Lena Nehri: Sibirya’nın doğusunda, Arktik Okyanusu’na dökülür (4.400 km).
Yenisey Nehri: Dünyanın en uzun 5. nehri (5.540 km). Büyük hidroelektrik potansiyele sahiptir
4. Yüzey Şekilleri
Rusya’nın yüzey şekilleri batıdan doğuya farklılık gösterir:
Ural Dağları: Avrupa ile Asya arasındaki doğal sınır olarak kabul edilir. Ortalama yükseklikleri fazla olmasa da jeolojik ve ekonomik açıdan önemlidir.
Sibirya Ovası: Dünyanın en geniş düzlüklerinden biridir. Petrol, doğal gaz ve kömür yatakları açısından zengindir.
Kamçatka Yarımadası: Rusya’nın doğusunda yer alır ve aktif volkanları ile ünlüdür. Deprem ve tsunami riski yüksektir.
Kuzey Buz Denizi ve Pasifik Kıyıları: Arktik Okyanusu’ndaki kıyılar buzullar ve petrol rezervleri açısından önemlidir. Pasifik kıyıları ise Rusya’nın deniz ticareti açısından en önemli limanlarına sahiptir.
B) İNSAN VE EKONOMİ COĞRAFYASI
1. Nüfus ve Yerleşim
Rusya’nın nüfus dağılımı oldukça dengesizdir. 146,1 milyon nüfusu vardır.
Avrupa Rusyası: Nüfusun %75’i burada yaşar. Moskova ve St. Petersburg gibi büyük şehirler bu bölgede yer alır. İklim daha ılıman, ulaşım ve sanayi gelişmiştir.
Sibirya ve Doğu Rusya: Yüzölçümünün büyük kısmını oluşturmasına rağmen nüfusun sadece %25’i burada yaşar. Sert iklim, ulaşım zorlukları ve ekonomik aktivitelerin sınırlı olması nedeniyle seyrek nüfusludur.
Stratejik Şehirler:
1) Moskova: Başkent ve en büyük şehir. Rusya’nın siyasi, ekonomik ve kültürel merkezi. Dünya çapında finans ve enerji şirketlerine ev sahipliği yapar.
2) St. Petersburg: Tarihi ve kültürel başkent. Baltık Denizi kıyısında olduğu için Avrupa ile ticarette kritik bir noktadır.
3) Vladivostok: Uzak Doğu’daki en önemli liman. Pasifik Okyanusu’na açılan kapıdır ve Çin, Japonya, Kore ile ticarette hayati rol oynar. Ayrıca Rus Donanması’nın Pasifik Filosu’nun ana üssüne ev sahipliği yapmaktadır.
2. Ekonomik Kaynaklar
Rusya, dünyanın en büyük enerji ve maden kaynaklarına sahip ülkelerden biridir.
Enerji Kaynakları:
1) Doğalgaz: Dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerine sahiptir. Gazprom gibi dev şirketler Avrupa’ya büyük miktarlarda doğalgaz ihraç eder.
2) Petrol: Sibirya, Arktik ve Hazar Havzası’nda büyük rezervler vardır. Rusya, Suudi Arabistan ve ABD ile birlikte dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biridir.
3) Kömür: Sibirya’da büyük kömür havzaları bulunur.
Madenler ve Tarım:
1) Madenler:
a) Nikel: Dünyanın en büyük nikel rezervleri Norilsk bölgesindedir.
b) Elmas: Yakutistan’da çıkarılan elmaslar, Rusya’yı dünyanın en büyük elmas üreticisi yapar.
c) Altın: Sibirya ve Uzak Doğu Rusya önemli altın yataklarına sahiptir.
2) Tarım:
a) Karadeniz kıyıları ve Volga bölgesi tahıl üretimi için uygundur.
b) Buğday, arpa ve ayçiçeği üretiminde Rusya dünyanın en büyük ihracatçılarından biridir.
c) Sibirya ve kuzey bölgeleri ise tarıma pek uygun değildir.
3. Ulaşım Ağları
Rusya’nın geniş topraklarını birbirine bağlayan büyük ulaşım projeleri vardır:
1) Trans-Sibirya Demiryolu: Moskova’dan Vladivostok’a kadar uzanan 9.289 km uzunluğundaki dünyanın en uzun demiryolu hattıdır. Avrupa, Sibirya ve Uzak Doğu arasında ticaret ve ulaşımı sağlayan hayati bir bağlantıdır. Çin ve Avrupa arasındaki ticarette de önemli bir role sahiptir.
2) Kuzey Denizi Rotası: Arktik Okyanusu’ndan geçen deniz yolu, Rusya’nın kuzey bölgelerini Avrupa ve Asya ile bağlar. Küresel ısınma nedeniyle buzulların erimesiyle daha aktif hale gelmiştir. Çin ve Avrupa arasındaki yük taşımacılığında Süveyş Kanalı’na alternatif olarak önem kazanmaktadır.
3) Limanların Jeopolitik Önemi:
a) Baltık Denizi (St. Petersburg): Avrupa’ya açılan en büyük ticaret kapısı.
b) Karadeniz (Novorossiysk): Akdeniz ve dünya pazarlarına ulaşım sağlar.
c) Pasifik (Vladivostok): Çin, Japonya ve Kore ile ticaretin merkezidir.
d) Arktik Limanlar: Murmansk gibi buzsuz limanlar, kuzeyde stratejik öneme sahiptir.
4) Çin, Avrupa ve Orta Asya ile Ticaret Yolları: Çin ile Sibirya üzerinden büyük doğal gaz ve petrol boru hatları vardır. Doğalgaz ve petrolün büyük kısmını Avrupa’ya ihraç eder ve eski Sovyet ülkeleriyle ekonomik bağlarını koruyarak ticaret yapar.
C) TARİHSEL VE JEOPOLİTİK BAĞLAM
1. Tarihsel Miras
a) İmparatorluk Dönemi ve Sovyetler Birliği’nin Coğrafi Mirası:
Rusya, hem Çarlık İmparatorluğu hem de Sovyetler Birliği dönemlerinden devasa bir coğrafi miras devralmıştır. 18. ve 19. yüzyıllarda Rusya İmparatorluğu, Baltık’tan Pasifik’e, Kuzey Kutbu’ndan Karadeniz’e kadar uzanan topraklara sahipti. Sovyetler Birliği döneminde (1922-1991) bu etki alanı daha da genişledi ve 15 cumhuriyeti kapsadı. SSCB’nin dağılmasından sonra, Rusya Federasyonu bu toprakların büyük kısmını kaybetse de, hâlâ dünyanın en büyük ülkesi konumundadır. Bu geniş coğrafi mirasın etkisi, Rusya’nın kendisini bir Avrasya gücü olarak görme eğiliminde ve “yakın çevre” olarak tanımladığı eski Sovyet cumhuriyetleri üzerinde nüfuz sağlama çabalarında görülmektedir.
b) Soğuk Savaş Döneminde Askeri Üslerin Dağılımı:
Soğuk Savaş sırasında, Sovyetler Birliği stratejik önem taşıyan çok sayıda askeri üs kurmuştu. Bunların en önemlilerinden biri Kaliningrad’dır. Litvanya ve Polonya arasında sıkışmış bu Rus eksklavı, eskiden Doğu Prusya’nın bir parçası olan Königsberg şehriydi ve II. Dünya Savaşı sonunda Sovyetler Birliği tarafından ilhak edildi. Bugün Kaliningrad, Baltık Denizi’nde Rusya’nın önemli bir deniz üssüdür ve NATO topraklarının ortasında bir Rus askeri varlığı olarak jeopolitik açıdan kritik öneme sahiptir. Ayrıca, Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinin (2014) arkasındaki önemli nedenlerden biri de Sivastopol’daki Karadeniz Filosu üssünü koruma isteğiydi.
2. Jeopolitik Strateji
a) “Heartland Teorisi” ve Avrasya Hakimiyeti:
Halford Mackinder’in 1904’te ortaya attığı “Heartland Teorisi”, Avrasya’nın merkezini kontrol eden gücün dünya hakimiyeti için avantajlı konumda olacağını öne sürer. Bu teori, Rusya’nın jeopolitik düşüncesini derinden etkilemiştir. Rusya, kendisini bu “Kara Merkezi”nin doğal sahibi olarak görmekte ve Avrasya’daki nüfuzunu korumayı ulusal güvenliğinin temel bir unsuru olarak değerlendirmektedir. Bu bağlamda, Rusya son yıllarda Avrasya Ekonomik Birliği gibi bölgesel entegrasyon projelerini desteklemekte ve bölgede ABD ve Batı etkisine karşı çıkmaktadır.
b) NATO Genişlemesine Tepkiler, Ukrayna Krizi, Suriye İç Savaşındaki Rolü:
Rusya, NATO’nun doğuya doğru genişlemesini ulusal güvenliğine doğrudan bir tehdit olarak algılamaktadır. 1990’ların sonlarından itibaren, Polonya, Çekya, Macaristan ve Baltık ülkeleri gibi eski Varşova Paktı üyelerinin NATO’ya katılması, Rusya’da güçlü bir tepkiye neden olmuştur. Ukrayna krizi (2014’ten itibaren), bu gerilimin en belirgin örneğidir. Rusya, Batı yanlısı bir hükümetin Ukrayna’da iktidara gelmesini, potansiyel bir NATO genişlemesi olarak değerlendirmiş ve Kırım’ı ilhak ederek Doğu Ukrayna’daki ayrılıkçıları desteklemiştir. 2022’de başlattığı Ukrayna’ya yönelik geniş çaplı askeri operasyon da bu bağlamda değerlendirilebilir.
Suriye’de Rusya, 2015’ten itibaren Beşar Esad rejimini desteklemek için askeri olarak müdahale etmiştir. Bu müdahale, Rusya’nın Ortadoğu’daki etkisini artırma, Akdeniz’deki varlığını güçlendirme (Tartus Deniz Üssü) ve Batı’nın, özellikle ABD’nin bölgedeki etkisini dengeleme stratejisinin bir parçasıdır. Ancak bu varlığın ABD’ye rağmen bulunduğu da söylenemez.
3. Küresel İttifaklar
Rusya, son yıllarda Çin ile stratejik ortaklığını derinleştirmiştir. Bu ortaklığın temelinde enerji iş birliği yatmaktadır. “Sibirya’nın Gücü Boru Hattı” gibi projeler, Rusya’nın Çin’e gaz ihracatını artırmayı amaçlamaktadır. Bu iş birliği, Rusya’nın Batı’ya olan ekonomik bağımlılığını azaltma ve Batı yaptırımlarının etkisini hafifletme stratejisinin bir parçasıdır.
Diğer taraftan, Rusya uzun süre Avrupa’ya enerji ihracatında da büyük bir güç olmuştur. Gazprom gibi devlet kontrollü şirketler aracılığıyla Avrupa’ya önemli miktarda doğal gaz sağlamıştır. Bu durum, Rusya’ya hem ekonomik fayda sağlamış hem de jeopolitik bir kaldıraç olarak kullanılmıştır. Ancak, 2022’den itibaren Ukrayna savaşı nedeniyle AB-Rusya ilişkilerindeki gerilim ve Avrupa’nın enerji kaynakları çeşitlendirme çabaları, bu bağımlılığı azaltma yönünde adımlar atılmasına neden olmuştur.
D) STRATEJİK ZORLUKLAR VE FIRSATLAR
1. Güvenlik Tehditleri
Rusya, NATO’nun doğuya genişlemesini uzun zamandır kendi güvenliği için bir tehdit olarak görüyor. Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımı, Rusya’nın batı sınırında NATO varlığını artırdı. Bu durum, Baltık Denizi’nde askeri hareketliliği ve tatbikatları artırarak gerilimi yükseltti. Polonya, Romanya ve Baltık ülkeleri, NATO’dan daha fazla güvenlik garantisi talep ederken, Rusya da Belarus ile askeri iş birliğini güçlendiriyor. Ukrayna’ya yapılan askeri yardımlar, Rusya tarafından NATO’nun doğrudan bir müdahalesi olarak yorumlanıyor.
Bu tür gerilimler, Rusya’nın sınır bölgelerinde daha fazla askeri yığınak yapmasına ve Batı ile diplomatik ilişkilerinin daha da kötüleşmesine neden oluyor.
2. Çin’in Sibirya Üzerindeki Artan Etkisi
Rusya ve Çin son yıllarda stratejik ortaklıklarını güçlendirse de, Çin’in Sibirya üzerindeki ekonomik ve demografik etkisi Moskova için potansiyel bir tehdit oluşturuyor.
Çin, Rusya’nın en büyük ticaret ortağı haline geldi. Rusya’nın Batı yaptırımları nedeniyle Çin’e daha fazla bağımlı olması, uzun vadede dengeyi Pekin’in lehine değiştirebilir.
Çin’den Sibirya’ya yönelik göç ve Çinli işletmelerin bu bölgede artan yatırımları, Rusya’nın kontrolünü kaybedebileceği yönündeki endişeleri artırıyor. Sibirya, enerji ve doğal kaynaklar açısından zengin bir bölge. Çin’in bu kaynaklara erişimi, gelecekte iki ülke arasında gerilim yaratabilir.
3. İklim Değişikliğinin Kuzey Buz Denizi’ndeki Etkileri
Rusya’nın, Arktik politikası ve stratejisi kronolojik olarak dört aşamada ortaya çıkmıştır:
İlk aşama, Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan koşullar çerçevesinde hayata geçmiştir. Rusya, bu dönemde Arktik politikasını bölgesel ve uluslararası iş birliği mekanizmaları aracılığıyla inşa etmeye çalışmıştır.
İkinci aşama, 2000’li yıllardan başlayan ve Rusya’nın Arktik bölgesine yönelik politikalarının koordinasyon sürecini kapsamaktadır. Bu aşamada RF, Arktik bölgesindeki sosyo-ekonomik çıkarlarını bir ulusal güvenlik konusu haline getirmiştir.
Üçüncü aşama, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı sonrası ortaya çıkan jeopolitik dönüşümle kendini göstermeye başlamıştır. Rusya bu süreçte Batı ile yaşadığı sorunlar nedeniyle, dış politikasında Doğu yarımküresini önceleyen bir yaklaşımı benimsemeye başlamıştır. Bu dönemde Rusya’nın Arktik stratejisinin olgunlaştığını ve böylece tamamlayıcılık ve süreklilik ihtiva etmeye başladığını söylemek mümkündür.
Dördüncü aşama, 2020 sonrası meydana çıkan yeni uluslararası koşullara bağlı olarak gelişmiştir. Bu süreçte Rusya, Arktik bölgesindeki jeoekonomik ve jeostratejik çıkarlarını pekiştirmiştir. Çin ile özellikle ulaşım ve enerji alanlarında yeni iş birliği mekanizmaları oluşturulmuştur. Kutup İpek Yolu gibi girişimler, söz konusu mekanizmaların jeoekonomik ve jeostratejik kapsamını ortaya koymaktadır.
Kuzey Deniz Yolu (NSR), Asya ile Avrupa arasındaki ticarette Süveyş Kanalı’na alternatif olarak öne çıkıyor. Rusya, bu rotayı denetlemek için altyapısını geliştiriyor.
ABD, Kanada ve Avrupa ülkeleri de Kuzey Kutbu’nda daha aktif hale geliyor. NATO’nun Arktik bölgesine ilgisi, Rusya’nın burada daha fazla askeri varlık göstermesine yol açabilir.
Kuzey Buz Denizi, büyük petrol, gaz ve mineral rezervlerine sahip. Rusya, bu kaynakları işletme konusunda agresif davranırken, diğer ülkelerle rekabet edebilir.
Sonuç olarak, Rusya için güvenlik tehditleri hem askeri hem de ekonomik ve çevresel boyutlarıyla oldukça geniş bir alanı kapsıyor. Özellikle NATO, Çin ve Kuzey Kutbu faktörleri önümüzdeki yıllarda Moskova’nın güvenlik politikalarının ana eksenini belirlemeye devam edecektir.
4. Ekonomik Bağımlılıklar
Rusya ekonomisi büyük ölçüde enerji ihracatına dayanıyor. Petrol, doğal gaz ve kömür, ülkenin gayrisafi yurt içi hasılasının (GSYİH) önemli bir bölümünü oluşturuyor.
Enerji sektörü, Rusya ekonomisinin yaklaşık %30’unu ve ihracat gelirlerinin %50-60’ını oluşturuyor. Özellikle Gazprom, Rosneft ve Lukoil gibi dev enerji şirketleri, devletin bütçesine büyük katkılar sağlıyor.
Rusya, Ukrayna Savaşı öncesinde Avrupa’nın en büyük doğal gaz tedarikçisiydi. Ancak savaş sonrası uygulanan yaptırımlarla Avrupa, Rus gazına bağımlılığını azalttı ve LNG (sıvılaştırılmış doğal gaz) ile alternatif tedarikçilere yöneldi. Ayrıca Avrupa zengin doğalgaz yataklarına sahip olan Hazar Havzası’na da yönelime başladı.
Petrol ve gaz ithalatına yönelik kısıtlamalar nedeniyle Rusya, enerjisini Çin ve Hindistan gibi pazarlara yönlendirdi. Ancak bu ülkeler Rusya’dan daha düşük fiyatlarla petrol alarak ekonomiye ek yük getirdi. Enerji sektörüne yönelik finansal yaptırımlar, büyük petrol ve gaz projelerinin finansmanını zorlaştırdı. Teknoloji kısıtlamaları nedeniyle petrol ve doğal gaz çıkarımı için Batı teknolojilerine erişim azaldı. Bu yüzden Rusya, Çin, Hindistan, Türkiye gibi ülkelerle enerji ticaretini artırarak alternatif pazarlar bulmaya çalışıyor.
Bir başka sorun da Rusya’nın yüksek teknoloji alanında Batı ve Çin gibi ülkelerle rekabet etmekte zorlanmasıdır. Rusya, askeri teknoloji ve uzay sanayisinde güçlü olsa da sivil sektörde özellikle mikroçipler, yarı iletkenler ve yazılım geliştirme gibi alanlarda geri kalmış durumda.
ABD ve AB’nin teknoloji ihracatına getirdiği kısıtlamalar, Rusya’nın havacılık, savunma ve telekomünikasyon sektörlerini olumsuz etkiledi. Rusya, yerli üretimi artırmak için devlet destekli projeler başlattı ancak kısa vadede Batı teknolojisine bağımlılığı azaltması zor görünüyor.
Çin, Rusya’ya yarı iletkenler ve elektronik bileşenler sağlasa da Pekin, Batı’nın yaptırımlarına maruz kalmamak için bu desteği dikkatli bir şekilde sürdürüyor. Ayrıca Çin’in Rusya üzerindeki ekonomik etkisi arttıkça, Moskova’nın teknoloji alanında Pekin’e bağımlılığı da derinleşebilir.
Sonuç olarak, Rusya enerji ihracatına bağımlı bir ekonomi olmaktan kurtulmak ve teknoloji alanında bağımsızlığını artırmak istiyor. Ancak Batı’nın yaptırımları ve Çin’e olan ekonomik bağımlılığı, bu hedeflere ulaşmasını zorlaştırıyor.
5. Nüfus ve Göç Sorunları
Rusya’da kadın başına düşen doğum oranı 1.5 seviyelerinde, yani nüfusun kendini yenilemesi için gereken 2.1 oranının altında ve özellikle erkeklerde alkolizm, sigara kullanımı, kalp hastalıkları ve düşük yaşam beklentisi (yaklaşık 67-70 yıl) nüfusun azalmasına katkıda bulunuyor. Ayrıca Ukrayna Savaşı nedeniyle yüzbinlerce genç erkek cepheye gitti ya da ülkeyi terk etti. Savaş kayıpları da nüfus azalmasını hızlandırıyor. Rusya hükümeti, nüfus artışını teşvik etmek için doğum teşvikleri, aile yardımları ve konut destekleri gibi politikalar uygulasa da uzun vadeli sonuç almak zor gibi görünüyor.
Nüfus sorununa çözüm bulmak için Rusya iç göç politikaları uyguluyor. Özellikle Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan ve Kazakistan’dan gelen göçmen işçiler, Rusya’nın iş gücü açığını kapatıyor. Ancak bu durum, etnik gerilimleri ve sosyal uyum sorunlarını da beraberinde getiriyor. Ayrıca eski Sovyet ülkelerindeki Rus kökenli nüfusu ülkeye çekmek için vatandaşlık kolaylıkları sağlıyor. Ancak bu strateji de büyük çapta başarıya ulaşmamış durumda.
Bunu yanı sıra Batı yaptırımları ve siyasi baskılar nedeniyle yüksek eğitimli gençler ve teknoloji uzmanları ülkeyi terk ediyor. Özellikle savaş sonrası Almanya, Türkiye, Gürcistan ve Kazakistan’a büyük bir göç dalgası yaşandı.
Sibirya’daki seyrek nüfus da Rusya’yı olumsuz yönde etkiliyor. Sibirya, Rusya topraklarının yaklaşık %77’sini kaplasa da nüfusun sadece %25’ine ev sahipliği yapıyor. Uzun ve sert kışlar, insanların Sibirya’ya yerleşmesini zorlaştırıyor. Bölge, doğal kaynaklar açısından zengin olsa da sanayi ve altyapı gelişimi yavaş ilerliyor. Ayrıca Çin’in bölgedeki yatırımları artarken, Rusya burada kontrolü kaybetme riskiyle karşı karşıya. Çinli işçilerin ve işletmelerin bölgeye yerleşmesi, gelecekte Moskova için stratejik bir sorun haline gelebilir. Ayrıca Çin’in “Büyük Avrasya Projesi” nin ulaşacağı boyutlar da Rusya ve Çin’i karşı karşıya getirebilir.
Sonuç olarak, Rusya’nın demografik krizini çözmesi için hem doğum oranlarını artırması hem de göç politikalarını daha etkili hale getirmesi gerekiyor. Ancak nüfus azalması, beyin göçü ve Sibirya’nın nüfus yoğunluğu düşük kalmaya devam ettiği sürece bu sorunlar Rusya’nın ekonomik ve stratejik geleceğini tehdit etmeye devam edecektir.
E) RUSYA’NIN GELECEK PLANLARI
1. Jeopolitik ve Uluslararası İlişkiler
Çok Kutuplu Dünya Düzeni Oluşturma: Rusya, ABD hegemonyasına alternatif olarak çok kutuplu bir dünya düzeni yaratmayı hedefliyor. Bu vizyonda Rusya, Çin ve diğer yükselen güçlerle birlikte küresel güç merkezlerinden biri olmayı amaçlıyor.
Yakın Çevre Politikası: Eski Sovyet cumhuriyetleri üzerindeki etkisini korumak ve artırmak, Avrasya Ekonomik Birliği gibi bölgesel entegrasyon projelerini güçlendirmek suretiyle yakın çevresinde Batı etkisini sınırlandırmayı planlıyor.
BRICS ve Küresel Güney İş Birlikleri: Batı’ya alternatif bir blok olarak BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) oluşumunu genişletme ve güçlendirme planları yapıyor. Bu yapıyı küresel ekonomik ve siyasi bir alternatif güç merkezi haline getirmeyi hedefliyor.
2. Ekonomik Planlar
Ekonomik Bağımsızlık: Batı yaptırımlarına karşı dayanıklı bir ekonomi inşa etmek için yerelleştirme politikaları ve alternatif ticaret yolları geliştiriyor.
Enerji Süper Gücü Konumunu Koruma: Petrol ve doğalgaz ihracatında Asya pazarlarına yönelme stratejisi ön planda. Özellikle Çin ve Hindistan’la enerji iş birliklerini derinleştirmeyi planlıyor.
Teknolojik Egemenlik: Batı’ya teknolojik bağımlılığı azaltmak için yerli yazılım, donanım ve dijital altyapı geliştirme çalışmaları yapılıyor. Yapay zeka, kuantum hesaplama ve diğer stratejik teknolojilerde yerli kapasiteyi artırmayı hedefliyor.
3. Askeri Modernizasyon
Konvansiyonel ve Nükleer Güçlerin Modernizasyonu: Silah sistemlerini yenileme, ordunun hareket kabiliyetini ve teknolojik altyapısını güçlendirme hedefleri devam ediyor.
Arktik Bölgesinde Hakimiyet: İklim değişikliğiyle birlikte stratejik önemi artan Arktik bölgesinde askeri varlığını ve altyapısını güçlendirme planları yapılıyor.
Uzay ve Siber Alanda Varlık: Askeri uzay kapasitesini geliştirme ve siber savunma/saldırı yeteneklerini artırma çabaları devam ediyor.
Fakat Rusya’nın bu planları gerçekleştirmesinin önünde bazı engeller bulunmaktadır. Düşük doğum oranları ve beyin göçü, uzun vadeli ekonomik ve askeri planları tehdit ediyor. Enerji ve hammadde ihracatına bağımlılık, ekonomik çeşitlendirme ihtiyacı da başka bir sorundur. Batı ile ilişkilerin bozulması ve uluslararası yaptırımlar, ekonomik ve teknolojik gelişme planlarını kısıtlıyor.
Rusya’nın bu hedeflere ulaşma çabaları, küresel jeopolitik dengeleri, enerji piyasalarını ve uluslararası güvenlik mimarisini önümüzdeki yıllarda etkilemeye devam edecektir.
KAYNAKLAR
1) Russia Geopolitics
2) Rusya Federasyonu’nun Arktik Stratejisinin Analizi (Halit HAMZAOĞLU) – DERGİPARK
3) Avrupa Enerji Güvenliği Açısından Hazar Havzasının Artan Önemi: Rusya-Ukrayna Savaşı Bağlamında Bir Değerlendirme (İshak TURAN) – DERGİPARK
4) Büyük Avrasya Projesi (BARIŞ ADIBELLİ-Neslihan TÜRKKAN) – DERGİPARK
5) tr.wikipedia.org