#ABD #Afrika #Amerika #Asya #Bülten #Devletlerarası #Düşünce #Ekonomi #Güvenlik #Jeopolitik #NATO #Rusya #Siyaset #Tema #Ukrayna

Rusya-Ukrayna Savaşı: Haziran-Temmuz 2025 Bülteni

Rusya-Ukrayna Savaşı Haziran-Temmuz 2025 Bülteni

Haziran ve Temmuz 2025 döneminde Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırıları, özellikle sivil altyapıyı hedef alarak şiddetini artırdı. Cephe hatlarında doğrudan büyük şehirlerin ele geçirilmesi rapor edilmezken, belirli bölgelerde sınırlı ilerlemeler kaydedildi.

Rus Saldırıları ve Sivil Kayıplar

Rusya, son haftalarda Ukrayna’nın enerji altyapısı, alışveriş merkezleri, hastaneler ve eğitim kurumları dahil olmak üzere sivil hedeflere yönelik ağır saldırılar düzenledi. Bu saldırılar sonucunda Haziran 2025, savaşta en yüksek sivil kayıplardan biri olarak kayıtlara geçti; yaklaşık 232 kişi hayatını kaybederken, 1.300’den fazla kişi yaralandı.

Öne Çıkan Saldırılar:

  • Dobropillia (Donetsk Bölgesi): Bir alışveriş merkezine yapılan saldırıda 2 kişi öldü, en az 22 kişi yaralandı.
  • Büyük Drone ve Füze Baskınları: Bir gecede 600’den fazla insansız hava aracı ve onlarca seyir füzesi fırlatıldı. Bu baskınlarda en az 13 kişi hayatını kaybetti. Saldırılar Chernivtsi, Lviv, Dnipropetrovsk, Zaporizhzhia, Sumy ve Donetsk bölgelerini hedef aldı.
  • Kharkiv: Bir doğum hastanesi drone saldırısında hasar gördü, anneler ve bebekler tahliye edildi. Rastgele çocukların hedef alındığı belirtildi.
  • Chernivtsi ve Lviv: Batı Ukrayna’da alışılmadık saldırılar yaşandı. Her iki şehirde de binalar ve üniversiteler zarar gördü. Lviv’de 6, Chernivtsi’de 2 sivil hayatını kaybetti.
  • Diğer Hedefler: Sumy, Zaporizhzhia, Dnipropetrovsk ve Kyiv gibi şehirler de altyapı ve savunma tesislerine yönelik yoğun zırhlı drone/füze saldırılarına maruz kaldı.

Cephe Hattındaki Gelişmeler

Rusya, doğrudan büyük şehirleri ele geçirmese de, bazı bölgelerde sınırlı stratejik ilerlemeler kaydetti:

  • Sumy Oblastı (Kursk Sınırı): Rus ordusu, yeni köyleri kontrol altına alarak tampon bölge oluşturma çabalarını sürdürüyor. Novenke ve Basivka gibi yerleşim yerlerine girdikleri bildirildi.
  • Kupiansk Hattı (Kharkiv Oblastı): Oskil Nehri çevresinde Rus birlikleri köprübaşı kurarak Dvorichna’nın büyük bölümünü ele geçirdi ve bölgede fiili bir durum yarattı.
  • Donetsk Civarı (Pokrovsk–Hryhorivka Hattı): Rus kuvvetleri Bilohorivka, Hryhorivka ve Siverk çevresinde pozisyon kazanarak bazı küçük yerleşimlerde kontrol sağladı.
  • Tarasivka ve Lobkove: Bu yerleşimlerde başlangıçta Rus birliklerinin binalara girmesiyle ilk adımlar atıldı ve çatışmalar devam ediyor.

Ukrayna-Rusya Savaşı’nın üç buçuk yılı geride kalırken, son aylarda çatışmaların ivme kazandığı gözlemlenmektedir. Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Çin’e odaklanma isteği nedeniyle savaşın hızlıca bitmesini arzulamasına rağmen, Rusya’yı ateşkes masasına çekme çabaları sonuçsuz kalmıştır. Savaş, ABD’nin vasat siyasetiyle kontrollü bir şekilde devam etmektedir.

ABD’nin Tutumu ve Trump’ın Rolü

ABD ve Ukrayna’nın uzun süredir yaptığı ateşkes çağrıları Rusya tarafından ciddiye alınmamıştır. ABD Başkanı Donald Trump’ın, göreve geldiği Ocak ayından bu yana savaşı 24 saatte bitirme vaadine rağmen, çatışmalar uluslararası bir sorun olmaya devam etmektedir. Trump için bu mücadele, ABD’nin Rusya ile olan ilişkilerinde bir prestij meselesi haline gelmiştir.

Trump, ateşkes müzakereleri için Rusya Devlet Başkanı Putin ile birçok görüşme yapmasına rağmen başarı sağlayamamıştır. Bunun üzerine, 1 Haziran 2025’te Ukrayna’nın “Örümcek Ağı Operasyonu” ile Rusya’nın derinliklerine önceden yerleştirilmiş dronlarla saldırması, Rusya’nın da batı bölgeleri ve başkent Kiev başta olmak üzere son bir ayda yoğun drone ve füze saldırılarıyla karşılık vermesine neden olmuştur.

Trump’ın 4 Temmuz’da Financial Times’ta çıkan ve Zelenski’ye “Moskova’yı ve St. Petersburg’u vurabilir misin?” dediği iddia edilen makale, ABD tarafından doğrulanmamış, hatta Trump gazetecilerin sorusu üzerine “Moskova’nın Ukrayna tarafından vurulmasının doğru olmayacağını” belirtmiştir. Bu durum, Rusya’yı müzakere masasına çekme ve işin ciddiyetini gösterme çabası olarak yorumlanabilir.

Rusya’nın Hedefleri ve Çelişkili Açıklamaları

Rusya, Ukrayna’yı işgal etmeyeceğini ve bunun sınırlı bir operasyon olduğunu belirtse de, aynı zamanda Ukrayna halkı ile Rusya’nın aynı halklar olduğunu ve Ukrayna’nın Rusya’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu söyleyerek savaşın uzamasına neden olan çelişkili açıklamalarda bulunmaktadır. Rusya, istediğini alana kadar Ukrayna üzerindeki emellerinden vazgeçmeyeceğini açıkça ifade etmektedir. Ukrayna, Rusya’nın “ön bahçesi” olarak görülmekte ve Rusya’nın nihai hedefinin fırsatını bulduğunda Ukrayna’yı kendi topraklarına katmak olduğu düşünülmektedir.

NATO’nun Desteği ve Trump’ın Ultimatomu

Son NATO toplantısında alınan kararlar ve NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin kapanış konuşması, Rusya’ya yönelik baskıyı artırmıştır. Rutte, ABD Başkanı Trump’ın Amerika’nın NATO’ya bağlılığını yinelediğini, ancak Avrupalı müttefiklerin daha fazla katkı sağlaması gerektiğini açıkça belirttiğini ifade etmiştir. Toplantıda, NATO’nun daha güçlü ve adil bir ittifak haline geldiği vurgulanmış ve Ukrayna’ya 2025 yılı için 35 milyar Euro’dan fazla yardım taahhüt edildiği açıklanmıştır. Rutte, Ukrayna’nın NATO üyeliğine giden geri döndürülemez yolunun desteklenmeye devam edeceğini belirterek, Rusya’nın kırmızı çizgilerinden biri olan Ukrayna’nın NATO üyeliği konusunu dile getirerek ciddi bir mesaj vermiştir.

NATO Genel Sekreteri Rutte’nin Washington ziyareti ve Trump ile yaptığı görüşmede, Trump Rusya’ya karşı bir dizi yaptırım kararı açıklamıştır. Trump, Ukrayna’da ateşkes için Rusya’ya 50 gün süre vermiş ve bu süre içinde uzlaşma sağlanamazsa Rusya’ya “çok ciddi ikincil gümrük vergileri” uygulayacağını belirtmiştir. İkincil gümrük vergileri, bir ülkeyle ticaret yapan diğer ülkelerin hedef alınması anlamına gelmektedir. Trump ayrıca, Ukrayna’ya milyarlarca dolar değerinde gelişmiş silahlar göndereceklerini ve bunların maliyetini NATO ülkelerinin üstleneceğini kaydetmiştir. Yeni planın ana aksını, NATO ülkelerinin ellerindeki Patriot hava savunma sistemi bataryalarını Ukrayna’ya göndermesi oluşturmaktadır.

AB-ABD İlişkilerindeki Gerilimler

Donald Trump’ın Ukrayna’ya gönderilen ek silahların sorumluluğunu Avrupa’nın aleyhine üstlenme hamlesi, AB-ABD ilişkilerinde sürtüşmeye yol açmıştır. AB Dış Politika Şefi Kaja Kallas, “Bu silahların parasını biz ödüyorsak, bu bizim desteğimizdir,” diyerek Avrupa’nın yükü paylaştığını vurgulamıştır. ABD’nin eski NATO büyükelçisi Kurt Volker, Ukrayna’nın nihayetinde 12 ila 13 Patriot bataryası alabileceğini, ancak hepsinin teslim edilmesinin bir yıl sürebileceğini öngörmüştür. Trump’ın bir ülkenin 17 Patriot’a sahip olduğunu ve bunların bir kısmının doğrudan Ukrayna’ya gönderileceğini söylemesi kafa karışıklığına yol açmıştır, zira ABD dışında hiçbir NATO üyesinin bu kadar Patriot sistemine sahip olduğuna inanılmamaktadır.

AB içerisinde ABD politikasına karşı cılız sesler yükselse de, AB ülkeleri kendi çıkarlarına göre hareket etmekte ve ABD bu durumu iyi değerlendirmektedir. Trump, Rusya-Ukrayna savaşında tüm sorumluluğu AB’ye atarken, NATO zirvesinde ülkelerin gayri safi milli hasılalarının %5’ini savunma harcamalarına aktaracak olan NATO üyesi ülkelerin yapacağı bu harcamaları da teminat altına almıştır. Bu durum, NATO’yu diri bir örgüt olarak tutmakta ve Rusya’yı AB’nin ebedi düşmanı olarak konumlandırarak NATO’ya, dolayısıyla ABD’ye muhtaç hale getirmektedir. Ayrıca, bu silahların ABD’den alınacak olması, ABD’nin liderlik avantajını iyi değerlendirdiğini göstermektedir. Trump yönetime geldiğinden beri bu savaşın AB’nin savaşı olduğunu ve ABD’yi bu savaşa sokanın Biden olduğunu sık sık vurgulamaktadır.

Rusya’nın Tepkisi ve ABD’nin Kazanımları

NATO zirvesi ve Rutte’nin Washington ziyareti sonrası Rusya’dan yapılan açıklamada, eski Devlet Başkanı ve Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, Trump’ın açıklamalarını “tiyatral bir ültimatom” olarak değerlendirmiş ve Rusya’nın buna aldırmadığını belirtmiştir. Ancak Rusya’nın daha ciddi yaptırımlarla, hatta “örümcek ağı operasyonu”na benzer saldırılarla karşılık vermesi muhtemeldir; ta ki ABD ile makul bir ateşkes ve barış anlaşması sağlanana kadar.

Rusya, Transkafkasya’daki (Güney Kafkasya) nüfuzunu kaybederken, arka bahçesi Orta Asya ülkelerini de ABD’ye kaptırmak üzeredir. Bu şekilde ABD, Rusya-Ukrayna savaşında kazançlı çıkarak Avrupa’yı Rusya ile baş başa bırakmış, dahası AB’yi Ukrayna’daki müzakerelerden uzaklaştırmış, savaşın sorumluluğunu AB’ye yüklemiş, kendisi dışarıda kalmış, Putin ile arasını bozmamış ve aynı zamanda kontrolü eline alarak anlaşmaları deruhte eden bir konuma ulaşmıştır.

Ancak olan yine Ukrayna halkına olmaktadır. Milyonlarca Ukraynalı, başta AB ülkeleri olmak üzere birçok ülkeye sığınmak zorunda kalmış, ülkede kalanlar ise savaşın ağır ekonomik ve psikolojik şartları altında yaşamak zorunda kalmıştır.

Kapitalizmin başını çeken ABD dünyada askeri ve siyasi üstünlüğüyle tiranlık yapmakta, ülkeleri işgal edip yönetimleri değiştirmektedir. Dünya halkları için ABD’nin başını çektiği kapitalist sömürgeciliğe bir dur demenin zamanı gelmiştir. İnsanları zulmetten aydınlığa çıkaracak, zorbaları engelleyecek, adaleti yeniden tesis edecek İslam nizamı gereklidir. Bu ideoloji İslam ve onun yönetim şekli olan Hilafettir. Şüphesiz bu Allah ve Resul’ünün vaadidir.

 

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir